Posted by Okul on Haziran 17, 2014 with No comments
Zaman gazetesinin düzenlediği +1T kapsamında düzenlenen seminerlerin ilk gününde yabancı konuklardan Andrea Bruce Fotoğraf ve Yaşadıkları üzerine bir konferans düzenlendi.
Öncelikle biraz Andrea Bruce'yi anlatmak istiyorum.
Andrea Bruce kendisini belgesel fotoğrafçı olarak tanımlıyor Son sekiz yıldır The Washington Post ekibine bağlı bir fotoğrafçı savaş ve savaş sonrası yaşanan dramatik konuları işliyor 7 yıl kadar Irak'da yaşamış Afganistan,Kazakistan,Guatemala,Bangladeş gibi ülkelerde daha çok New York Times,National Geographıc gibi ünlü gazete ve dergilerin foto muhabirliğini yapmakta şuan da ise Suriye iç savaşı nedeniyle Şam'da görev yapmakta.
Tanıdığım ve gördüğüm en iyi fotoğrafçı olduğunu söyleyebilirim.
Konuşmasına Irak 'da yaşadıklarından başlıyor Andrea Bruce.
Söyleşiden Notlar:
-Ülkemin bazı yönlerini çok seviyorum ama bazı yönlerini de tabi ki desteklemiyorum diyerek sözlerine başlıyor.
-Amerika da ki insanlara başka ülkelerin kültürlerini yaşadıklarını anlatmak istedim.Arka Bahçemiz olan diğer ülkelerin anlaşılmasını istedim.
-Amerika ve batı toplumu doğudan habersiz "Bu uçurumda bir köprü olmaya çalıştım.başka kültürleri ülkeye tanıtma ihtiyacı hissettim.
-Iraklı kadınların bahoz giymesi çok zor terliyorlar.(Ne kadar insani düşündüğünün kanıtı belki de bu cümle)
-Irak savaşına baktığımızda askerler açısından da büyük bir sorun var daha önce amerika dışına çıkmamış insanların kendisinden çok farklı bir toplumun içine girmesi onları bir nevi şoka sokmuş tabiki daha büyük sorunlar var ama sorunlardan biri de bu.
-Fotoğraflarımda bazen Hayali bir dünya kurmak istedim.
-Bazı ülkelere yasal yollarla giremediğinden kaçak olarak girdiğini anlatıyor Andrea Bruce.
-Fotoğraflarda detaya inmek yaşama hissini daha güçlü kılabilir.
-Kazakistan'da Rusların Nükleer bombalarını testi sonucu halen insanlar sakat doğmakta.
Kısa Hikayeleri
Irak: Irak'da da her ülkede olduğu gibi kadınların bir kısmı fahişelik yapmakta bunların büyük çoğunluğunu ise kocasını kaybetmiş insanlar oluşturuyor.Fahişelerin hayatını çekmeye karar verdim ancak bir çoğu para istedi.Daha sonra Hala ile tanıştım Amerika Irağa ilk girdiğinde kocası bombalarla öldürülüyor çocukları ile yapayalnız kalıyor ve bir süre sonra çocuklarını hayatta tutabilmek için bu yolu seçiyor.Hala durumu kabullenmiş güçlü bir kadın "Bu yapmak istemediğim bir şey ama bulunduğum pozisyon"diyor.
Kazakistan: Andrea Bruce Kazakistan köylerini gezerken bir anne ve iki oğluna denk geliyor oğulları 5 yaşındaki bir çocuğun akıl yapısına sahip Rusların nükleer saldırılarından etkilenmişler.Anne ve oğullarının resimlerini çekiyor ve anne Andrea Bruce'ye başka birinin daha gelip fotoğraflarını çektiğini söylüyor hatta fotoğrafı çekenlerin evin tüm dizaynını baştan yapıp fotoğraflar çektiğini anlatıyor ve yayımlanan dergiyi gösteriyor fotoğrafçı olayı olduğundan çok farklı anlatmış yaşananla alakası olmayan bir hikaye üretmiş adeta buda Andrea Bruce sinirlendiren olaylardan bir tanesi.
Afkanistan: Afaknistanda daha çok mülteci kamplarını gezmiş ne afgan hükümeti nede yardım kuruluşlarının yardımları yeterli olmuyormuş insanlar çadırlarda ve inanılmaz olan soğuklarda yaşam mücadelesi veriyormuş Afgan hükümetine bize yardım edin soğuktan bebeklerimiz ölüyor dendiğinde Afgan hükümeti bunu yalanlamış Andrea Bruce kamptakilerle konuşmuş ve bir gece Andrea Bruce'yi çağırmışlar soğuktan ölen bir bebeğin resmini çekmesi için bu resim bir çok yerde Noel'den önce yayınlanmış ve büyük yankı bulmuş inanılmaz yardımlar yapılmış kampa.
Andrea Bruce hayatını fotoğraf sanatına adamış bir kadın güçlü ve feminen bir kadın psikolojisi tüm bu olanları kaldırmış hatta nasıl kaldırdınız tüm bu olanları sorusuna yoga yapıyorum hayatımı dengelemeye çalışıyorum diye cevap veriyor savaşa öylesine alışmış.
Aldığı ödüllerin arasında; Beyaz Saray Haber Fotoğrafçıları Birliği (Yılın Fotoğrafçısı ödülünü dört kez aldığı) ödülü, Uluslararası Yılın Fotoğrafları Yarışması ve New York’taki Denizaşırı Basın Kulübü tarafından John Faber Prestiji bulunmaktadır.
Sergileri:
“Görünmeyen Irak”
Reel Iraq Festival
Edinborough, İskoçya, Bahar 2009
“Dünyayı Resimlemek”
The Ackland Sanat Müzesi
Chapel Hill, NC, 2008, seyahat
“Bugünün Öncüleri: Irak ve Afganistan’daki İki Kadın Fotomuhabiri”
Posted by Okul on Haziran 10, 2014 with No comments
1995 - Playstation
Sony, 9 Eylül 1995 yılında Kuzey Amerika'da yer alan oyuncularıPlaystation ile tanıştırdı. O dönemin konsollarına oranla çok çok üstün bir donanım ve performansa sahip olan bu ev konsolu, oldukça güzel dizaynı sayesinde herkesin ilgisini toplamayı başardı.
2000 - PSOne
Aradan geçen beş yıllık sürecin ardından Sony sessizliğini yepyeni tasarımlı bir Playstation üreterek bozdu. PSOne adını verdikleri bu makyajlanmış ev konsolu donanım açısından herhangi bir farklılığa sahip olmasa da, kompakt tasarımı sayesinde dikkat çekmeyi başardı.
PSOne sayesinde konsolunuzu alıp bir başka yere rahatlıkla taşıyabiliyordunuz. Sony'den yine oldukça başarılı bir hamle gelmişti diyebiliriz. Ayrıca üzerine takılabilen LCD ekranı sayesinde konsol bir nevi taşınabilir hale gelmişti.
2000 - PlayStation 2
PSOne'ın piyasaya sürülmesinin üzerinden bir ay geçmişti ki, oyun dünyası neye uğradığını şaşırdı. Çünkü PlayStation 2 piyasaya sürülmüştü. Tam olarak 26 Ekim 2000 tarihinde piyasaya sürülen konsol, satış rakamlarıyla Sony'i oldukça memnun edecekti.
Artık ekstra bir aparata ihtiyaç duymadan film ve müzik CD'lerinizi oynatabiliyordunuz. DVD desteği sunuyor olmasını da unutmamak gerek.
2003 - EyeToy
Sony Computer Entertainment America bu kez Web Cam benzeri bir aparatı kullanıcırılarıyla tanıştırdı. Oyuncuların artık oyunlarla hareket ederek ve üzerinde bulunan mikrofon sayesinde seslerini kullanarak etkileşime girmeleri sağlandı.
Kısacası oyuncular artık yavaş yavaş oyunun bir parçası olmaya başlamıştı.
2004 - PlayStation satışları 100 milyonu aştı
The PlayStation olarak adlandırılan PlayStation ve PSOne ürünlerinin satış rakamları 100 milyonu geçmeyi 2004 yılında başardı. Bu sayede ilk kez bir ev konsolu 100 milyon satış rakamına ulaştı ve kırılması güç bir rekor kırdı.
2004 - PlayStation 2 Slim
Aynısını daha önce Playstation için yapan Sony, bu kez PlayStation 2'nin incecik bir versiyonunu hazırladı. Eski büyük kasa PlayStation 2'nin neredeyse dörtte biri boyutta olan PlayStation 2 Slim'in en büyük özelliği ek bir aparata ihtiyaç duymadan internete rahatlıkla bağlanabilmesiydi.
Bu sayede çevrimiçi oyun oynamak PlayStation 2 sahipleri için azap olmaktan çıkıp oldukça kolay bir iş haline gelmişti.
2005 - PSP - 1001
Sony bu kez taşınabilir konsol piyasasında yer almak istiyordu vePlayStation 2 ile neredeyse aynı güce sahip bir el konsolu olan PSP'yi satışa sundu.
UMD disk kullanan bu sistemle artık neredeyse tüm PSOne oyunlarını vePSP için özel üretilen tüm oyunları yolda, arabada, sokakta ve hatta tuvalette (hepiniz yaptınız biliyoruz) oynamak mümkündü. Geniş LCD ekranı sayesinde film izlemek de ayrıca keyifliydi.
2006 - PlayStation 3
PSP ile istediği başarıyı elde edemeyen Sony, yıllardır üzerinde çalıştığı yeni ev konsolu PlayStation 3'ü piyasaya 2006 yılında sürdü. İlk dönemlerini oldukça pasif ve eleştiri altında geçiren PlayStation 3'ün yapabilecekleri ancak yıllar geçtikten sonra anlaşılabildi.
Şu anda son dönemlerini yaşayan PlayStation 3'ün gücünü Uncharted 3: Drake's Deception, Heavy Rain,God of War 3 gibi oyunlar sayesinde görebildik.
2009 - PlayStation 3 Slim - PSP Go ve PlayStation 2'nin önlenemez başarısı
2009 yılı Sony için oldukça güzel bir yıldı. Zira önce PlayStation 3'ün ince versiyonunu piyasaya sürdüler, ardından da başarısızlığını asla tahmin edemeyecekleri PSP Go'yu. PlayStation 3 Slim günümüzde şişman kasaların yerini aldı ama PSP Go'nun üretiminin durdurulduğunu söylememiz gerek.
Ayrıca aynı yıl PlayStation 2'nin satış rakamları dünya çapında 140 milyonu geçerek daha önce PlayStation'ın kırdığı rekoru daha da ileri taşımayı başardı.
2011-2012 - PS Vita
Sony, 2005 yılında piyasaya sürdüğü PSP ile istediği başarıyı yakalayamamış olsa da, bu kez çok daha sağlam bir şekilde taşınabilir konsol piyasasına giriş yaptı diyebiliriz.
Güneş ışığı ile aydınlanan dünyamızda her nesne kendi
özelliğine göre, bizim görebildiğimiz 400-700 nm dalga boyu aralığından çok
daha geniş bir aralıkta ışık yansıtır ve yayar. Çeşitli araçlar yardımıyla bu
dalga boyları görünür hale getirildiğinde, alıştığımız görüntülerin dışında,
ilgi çekici "gerçek dışı" görüntüler elde edilir. Örneğin bitkiler
kendilerini ısınmaktan korumak için kızılötesi ışığın tamamına yakınını
yansıtırlar. Bu nedenle kızılötesi çekimde beyaz renkte görülürler. İşte
kızılötesi fotoğrafçılık, yakın kızılötesi bölgesindeki ışığın görünür hale
getirilmesini amaçlar.
Normal fotoğraf filmleri, kızılötesi ışığa duyarlı
değildirler. Klasik kimyasal fotoğrafçılıkta kızılötesi fotoğraf çekmek için
kızılötesi ışığa duyarlı filmler ve görünür ışığı kesen kızılötesi filtreler
kullanılır. Kızılötesi bölgede bizim anladığımız anlamda "renk"
olmadığı için bu fotoğraflar "monochrome" yani tek renk olarak elde
edilir. Ben burada sayısal (dijital) kızılötesi fotoğrafçılıktan söz edeceğim.
Günümüzdeki sayısal fotoğraf makinalarında bilindiği üzere
görüntü sensörleri (CMOS, CCD vs) bulunmaktadır. Bu sensörler normalde yakın
kızılötesi ışığa duyarlıdırlar. Ancak bu dalga boyundaki ışık, görünür ışığın
fotoğrafı çekilirken bozulmalara yol açabileceğinden, çeşitli filtreler
aracılığı ile kesilirler. Bu nedenle standart bir sayısal fotoğraf makinasının
objektifi önüne görünür ışığı kesen kızılötesi bir filtre konarak normal
pozlama ile fotoğraf çekildiğinde hiç görüntü elde edilemez. Ancak sensörün
önündeki kızılötesi filtrenin geçirgenliğine göre çok uzun pozlamalar yaparak
(gün ışığında 10-20 saniye veya daha fazla) görüntü elde edilebilir. Daha ucuz
ve basit makinalarda bu filtreler daha zayıf olduğundan, daha iyi kızılötesi
görüntüler elde edilebilir. Elimizdeki kameranın kızılötesi çekim için uygun
olup olmadığını anlamanın bilinen kolay bir yolu, televizyon uzaktan
kumandasının bir düğmesine basarak önündeki minik ampulun fotoğrafını
çekmektir. Fotoğrafta ampul yanıyor görünüyorsa, kameranız kızılötesi çekime
uygun kabul edilebilir.
Bir kısım sayısal kameralarda ise, sensör önündeki
kızılötesi filtre kaldırılabilmektedir. Örneğin Sony kameralardaki "Night
Shot" modu, bu filtrenin kalkmasıyla gerçekleşir ve kızılötesi fotoğraf
için idealdir. Kızılötesi ışığı kesen filtre kaldırılıp objektifin önüne
görünür ışığı kesip yakın kızılötesi ışığı geçiren bir filtre konduğunda,
kızılötesi fotoğraf çekmek için bir düzenek elde edilmiş olur.
Kızılötesi filtreler
Günümüzde çok çeşitli kızılötesi filtreler bulunmakla
birlikte her nedense (belki de yeterince talep olmadığından) Türkiye'de
kızılötesi fotoğraf filtresi bulmak ciddi bir sorundur. Ancak yurt dışından
kolaylıkla temin edilebilir.
Kızılötesi filtreler kabaca üç gruba ayrılabilirler:
1. Görünür ışığı tamamen kesip yakın kızılötesini geçirenler
2. Görünür ışığın az bir kısmını ve yakın kızılötesi ışığı
geçirenler
3. Görünür ışığın tamamını ve yakın kızılötesi ışığın bir
kısmını kesenler
Bu filtrelerden görünür ışığın bir kısmını geçirenler
kullanıldığında, değişik renk tonları elde edilebilmektedir. Diğer filtreler
ile ise yalnızca tek renk tonlu (monochrome) fotoğraflar çekilebilir.
Normal, görünür ışı
Sony DSC V1 + Hoya R72 Infrared filtre + Standart program
Canon EOS 20D + Hoya R72 Infrared filtre + Custom White
Balance + 13 sn. pozlama
Türkiyede kızılötesi fotoğrafçılığa gönül veren tandığım isimlerse Kazım Kuyucu veBurak ŞENBAK.
Kazım Kuyucu aynı zamanda AFIAP ünvanlı bir fotoğrafçımızdır fotoğrafa gönül veren fotoğrafı hayatı yapan kişilerden biridir.Bir çok yarışmada dereceler almış sergiler açmış bir fotoğrafçıdır.
Burak ŞENBAK ise İFSAK başkan yardımcılığı yapmaktadır şuanda.Aynı zamanda kendisi avukattır.Nikoncu olduğundan ayrı bir severim kendisini mizah anlayışı harikadır en azından benim gördüğüm kadarıyla.
Her ikiside kızıl ötesi fotoğrafçılık için ayrı bir makina kullanmakta çift makina gezen fotoğrafçılardan yani kendileri.Bu arada Burak ŞENBAKNİKON'CU Kazım Kuyucu İSE CANON'CU olarak nitelendirilebilir.ikiside kızıl ötesi fotoğrafçılık hakkında konuşmalar yaptı geçtiğimiz günlerde bize, ancak ayrı düştükleri pek çok konu mevcut bunlarda kişisel tarzlardan olsa gerek.
Posted by Okul on Haziran 09, 2014 with No comments
Bu yıl 9. su düzenlenen 5N1k+1T Gazete tasarım günleri artık
geleneksel bir hal almış durumda Zaman gazetesinin öncülüğünde yapılan bu
çalışmaya Vodafone,Gold,Casper gibi büyük firmalar sponsor olmuş.17-24
Haziran tarihleri arasında gerçekleşecek olan seminere Türkiye'den ve dünyadan
gelecek konuşmacılar arasında yer alan yayın yönetmeni, kreatif direktör,
dizayn direktörü, illüstratör, karikatürist, fotoğrafçı, grafik tasarımcı,
görsel yönetmenler gazete tasarımının inceliklerini öğrencilerle
paylaşacak.
Seminerde derslerin yanı sıra atölye çalışmaları fotoğraf yarışmasıda düzenlenecek.
Katılımcılardan bazıları ise şöyle:
The Telegraph Gazetesi'nin kreatif direktörü Jon Hill,
National Geographic Dergisi'nin art direktörü Juan Velasco
Times of Oman Gazetesi'nin dizayn direktörü Adonis Durado,
National Geographic Dergisi'nin fotoğraf editörü Kim Hubbard,
Time, Newsweek, Rolling Stone ve New York Times için yaptığı
çalışmalarla dünyaca üne kavuşan illüstratör Brad Holland, dünyanın en yaygın
gazete tasarımcıları kuruluşu olan SND'nin genel direktörü Stephen Komives,
ünlü infografik tasarımcısı John Grimwade ve başarılı belgesel fotoğrafçı
Andrea Burce.
Zaman Gazetesi Genel
Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ve Radikal Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can
Zaman yazarı Ahmet Turan Alkan
Yeni medyaya aşinalığı ve Dipnot çalışmasıyla dikkatleri
çeken usta gazeteci Cüneyt Özdemir
Uzun yıllar Hürriyet Gazetesi'nin görsel yönetmenliğini
üstlenmiş olan Reha Erdoğan
Zaman Gazetesi Görsel
Yönetmeni Fevzi Yazıcı
Tasarıma ilgi duyan herkes başvurabilecek seminer geleceğin tasarımcılarını kazandıracak ülkemize belkide.
Geçen yıl bende başvurmuştum ancak olumlu bir sonuç
alamamıştım bu yılki başvurumsa kabul edildi.
Başvurumun kabul edilmesi için ne yapmam gerekli derseniz
İndesign,İllustrator,Photoshop,Quarkxpress gibi tasarım programlarında gazeete
sayfa tasarımı afiş tasarımlarınızı sayfanın başvuru kısmına jpg olarak
eklemeniz gerekmekte.Ben şu şekilde bi portfolyo göndermiştim.
Seminerde en merak ettiğim konuşmacı şimdiden Cüneyt Özdemir ve Juan Velasco.
Programı gün gün buraya aktarmaya ve sizinle paylaşmaya çalışacağım.
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipisicing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua. Ut enim ad minim veniam, quis nostrud exercitation test link ullamco laboris nisi ut aliquip ex ea commodo consequat.