26.12.18


SAÇLARIM DÖKÜLÜYOR DİYE ÜZÜLENLER YVES ROCHER’YE


Saçlarımız stres, klimalı çalışma koşulları, mevsim geçişleri, ilaç kullanımı, vitamin eksikliği gibi süreçlerin sonucunda dökülme sorunuyla karşı karşıya kalabilir. Saçların günde ortalama yüz tele kadar dökülmesini uzmanlar normal olarak kabul ediyor ancak günde yüz tel üzeri saç dökülmesi bizi paniğe sürüklüyor. Saçlarımız zamanla cansızlaşıyor, incelip kopmaları sonucu dökülüyor ve en önemlisi de yerlerine yeni saçlar hemen gelmiyor. Saç köklerine düzenli bakım yaparak saç dökülmelerinin üstesinden gelebiliriz. Peki bu bakımda neler kullanmalıyız, hangi serum ya da şampuan saçlarımızın eski canlılığını geri getirir? Tüm sorularınızı bu yazımızda bulabilirsiniz.

Kimyasal Ürünlerden Uzak Durun

Saçlarımız döküldüğünde acil bakım planlarını ardı ardına uygulamaya koyarız. Saçlara fazla işlem yapılması da bakım yapılmaması kadar olumsuz etkiler. Kullandığımız saç bakım ürünlerinin içeriğinde bitkisel değil kimyasal madde bulunması da yine saçları yıpratıyor. Yves Rocher ile henüz tanışmadıysanız, ürünlerinin bitkisel içerikten oluştuğunu ve rahatlıkla kullanabileceğinizi söylemeliyim. Kendinize ve doğaya bir iyilik yapıp kimyasal ürünler yerine bitkilerden gelen şifaya bir şans verin derim. Yves Rocher'de saç dökülmesine çözüm olarak geliştirilen şampuan ve serum bulunuyor. Düzenli kullanımla farkı 1 ay içerisinde hissedebilirsiniz. Yves Rocher'nin bitkisel içerikli ürünleri saç dökülmesini yavaşlatıyor, saç köklerine nefes aldırıyor, saç kökleri besleniyor ve güçleniyor, saçları canlanıyor, sebum fazlası oluşmasının önüne geçilmiş oluyor.

Saçlarımızın eski gücüne ve gür haline kavuşması için onlarca ürün satın alıp, kullanmamıza gerek yok. Saç bakımını maddi açıdan çok zor hale getirmemek ve kullanımı rutine bağlamak için doğru ürünü seçmek yeterli olacaktır. Doğru ürün tercih edildiğinde, az ürünle saçımıza ihtiyacı olan bakımı yapıp, dökülen saçlarımızı hızla geri kazanmamız mümkün.

Gözle Görülür Sonuçlar

Yves Rocher'nin içeriğinin bitkisel olduğundan bahsetmiştik. Acı bakla içeren şampuan, saç oluşumunu destekliyor ve aynı zamanda acı baklanın zengin protein içeriği sayesinde saç kaybını da ortadan kaldırıyor. Saç derisindeki aşırı yağlanma saçın nefes almasını engeller ve saç dökülmesini hızlandırmış olur.

Kan dolaşımının hızlanması ve 1 ay gibi kısa bir sürede gözle görülür sonuçlar almamız için kullanabileceğimiz diğer ürün de saç serumu. Saç serumu, şampuanla birlikte kullanılırsa inanılmaz etkili sonuçlar veriyor. Yves Rocher'nin ürünleri dermatolojik testlerden geçirilmiş olduğundan içiniz rahat kullanabilirsiniz. Kimyasal kullanımını azaltarak, ekolojik dengeyi korumak adına katkıda bulunabiliriz. Aynı zamanda Yves Rocher'nin ürünleri geliştirilirken hayvanlar üzerinde test yapılmaması da ürünleri tercih etmenizde bir diğer etken.



19.12.18

RETRO MODASI GÜNEŞ GÖZLÜĞÜNDE DEVAM EDİYOR

Son yıllarda vintage ürünler oldukça moda olmaya başladı. Giyimden ev dekorasyonuna kadar birçok konuda devam eden retro modası güneş gözlüklerinde de kendini gösteriyor. Kadınlara da erkeklere de çok yakışan retro gözlükler Atasun Optik'te oldukça uygun bir fiyata satılıyor. Birçok çeşit arasından kendinize en çok yakışanı seçebilir, uygun fiyata retro bir gözlük sahibi olabilirsiniz. Ayrıca güvenli alışveriş yapmanın tadını çıkarabilirsiniz.
Son yılların en moda trendi olan retro ve modernliği bünyesinde barındıran gözlükler arasından seçim yapabilirsiniz. Tek yapmanız gereken yüz şeklinizi bilmek ve en uygun gözlük tipini seçmektir. Çünkü, gözlük aksesuarın en önemli tamamlayıcılarından biridir. Doğru seçilen gözlük modeli, görüntünüzü en havalı tamamlayan ayrıntıdır.
Gözlük almak denildiğinde ise hem orijinal hem kaliteli hem de müşteri memnuniyetini garantileyen en büyük markalardan biri Atasun Optik'tir. Özellikle birçok modele ev sahipliği yapan Atasun Optik'teki retro güneş gözlüğü modellerine hayran kalmamak elde değil.
Retro güneş gözlüğü modelleri arasında benim en çok beğendiğim RayBan markasının modelleri. Yıllara meydan okuyan ve dayanıklılığını uzun süre devam ettiren bu marka, birçok kişiye yakışıyor. Öyle ki sadece yazın değil, kış aylarında karda bile takılabiliyor. Yuvarlak formlu RayBan gözlükler, unisex olmasının yanı sıra burun çevresini de rahatsız etmiyor. RayBan modellerine benzeyen retro modelli gözlüklerden biri de Osse'ye ait. Erkeklere ve kadınlara yakışan modelleri ve kara camları ile vintage tarzı sevenlerin bayılabileceği birçok Osse modeli var.

Gözlük markaları içinde baktın mı bir daha baktıran havalı ve cool bir model arayanların markası ise Miu Miu. Gözleri güneşten korumakla kalmayıp kişiye benzersiz bir görünüm sunan bu markanın tüm modelleri bir kez alayım ömürlük olsun anlayışındaki kadınların severek kullanacakları arasında. Kelebek modeli birçok yüz tipine yakışmakla kalmayıp hem retro hem de modernliği bünyesinde barındırıyor.
Peki damla gözlükler? Atasun Optik'te birçok marka ve model seçeneği sunan gözlüklerden biri de kuşkusuz damla gözlüklerdir. Birçok marka seçeneği sunan Atasun'da Instyle, Tom Ford ve Lacoste markalarında çok güzel damla gözlükler mevcut. En risksiz modellerden biri olan damla gözlükleri kalite ve güvencesiyle adını duyuran Atasun sayesinde temin edebilirsiniz. Kıyafetlerinize en çok uyan renge karar verebilir, şık duruşunuz sayesinde kendinize hayran bırakabilirsiniz. Özellikle indirimli retro güneş gözlük fırsatlarından yararlanmak isterseniz Burberry marka bir model de seçebilirsiniz. Burberry'nin yıllara meydan okuyan modelleri retro güneş gözlüklerinde de kendini gösteriyor.



15.12.18

Ve 21. Yüzyılın pazarlamacıları, müşterilerinin yeni bir ürünü tüketmeleri için içeriği farklılaştırıyor. Sonuç? ScribbleLive tarafından hazırlanan yeni raporda öne sürüldüğü gibi , giderek daha fazla marka, reklamlarla ilgili olarak içerik konusunda ciddileşiyor . Başka bir deyişle, e-ticaretteki içerik artık değişiyor. Ancak içerik ve e-ticaret söz konusu olduğunda, bu ikisinin daha önceleri birbirinden tamamen ayrı olduğu görülüyor. Evet, “içerik pazarlaması” nın bir trend haline gelmesinden önce bile ürünlere eşlik eden hikayeler vardı, ama gerçek şu ki, bu hikayeler asla alışveriş sürecine tamamen entegre değildi. Ve tam tersi - ürünler de hikaye anlatımı sürecine asla tam olarak entegre olmamıştı. Bununla birlikte, içerikler kullanıma sunulduğunda işler önemli ölçüde değişti.

SHOPPABLE CONTENT NEDİR?

Basit bir ifadeyle, atlanabilir içerik , doğrudan satın alma fırsatı sunan ve tüketicilerin ürünleri doğrudan görüntülediklerinde sepete ekleyebilmelerine veya bir ürüne götürülmesine olanak tanıyan her tür içeriktir (ör. Videolar, makaleler, resimler, vb.). Alışverişe konu olan içeriğin ana fikri, içeriğin okuyucuların kalbinde yarattığı anlık satın alma isteğini tatmin etmektir. Örneğin, bir dergiyi okurken, parlak sayfalarında güzel şeyler giyen muhteşem modellerle bakarken ve “Hey! Bunu istiyorum! ”- ve bu konuda hiçbir şey yapamam diyorduk. Geleneksel içerik formatları, kaprisli arzuları tatmin edemez. Bu örnek ticari bir bakış açısıyla, satış hedeflerini tamamen gözden kaçırmanın harika bir örneğidir. Dijital dergilerde veya bloglarda bile, içerikten ticarete uzun bir zaman geçebilir: okuyucu, ilgi duyduğu bir ürünü gerçekten satın almak için birkaç adım atmak zorundadır. Ancak, içerik anında alışveriş yapılabilirse Satın alma hunisi basitleştirilir, “alışveriş kuyruğu” basitçe ortadan kalkar. Tek yapmanız gereken, müşterinin tıklaması, ürünü alışveriş sepetine eklemesi ve makaleyi okumaya devam etmesidir. Ama, biraz daha ileriye bakalım. Mesele şu ki, içerik pazarlaması artık saf içerikle ilgili değil. Daha önce olduğu gibi, insanlar bunun dışında ek bir değer almak isterler (yani, eğitim, duygu vb.), Ama tüketiciler de bir satın alma taahhüdü yapmadan önce eğlenmek ve etkileşime geçmek isterler. Bu nedenle, içerik daha önce hiç olmadığı kadar etkileşimli hale geldi. Neden Gif'ler çok popüler, neden videolar içerik dünyasını ele alıyor ve içeriğin kendisi hızla süratli bir biçim alıyor. DemandGen raporuna göre , alıcıların% 91'i talep üzerine erişilebilen etkileşimli, görsel içeriği tercih ediyor . Dahası, insanlar aslında editörlerin, yayıncıların ve blog yazarlarının web sitelerinde okuduklarını nereden almaları gerektiğini kendilerine söylemelerini bekler - bu nedenle okuyucuya faydası olduğu sürece içerikle, ticaret arasındaki çizgiyi aşmak gibi bir yanlışlık yoktur. Tam olarak, içeriğinizin bütünlüğü ve şeffaflığı meselesi, daha önce hiç olmadığı kadar önemli bir hale geldi. Shoppable içerik, demokratik açık bir pazar yarattı, bu yüzden kendinize sadık kalmak ve okuyucularınıza karşı dürüst olmak esastır.

SHOPPABLE İÇERİK TÜRLERİ

Her ne kadar atlanabilir içerikler oldukça yeni bir trend olsa da, e-ticaret endüstrisinin neredeyse her yerinde onu görebiliyorsunuz. Örneğin, Net-A-Porter'ı ele alalım. İçerik pazarlamasını bu şekilde benimseyen ilk lüks, büyük e-perakendeci. Çok uzun zaman önce, kadınlar için The Edit (Kadın) ve The Journal (Erkekler) için iki dijital dergi oluşturdular. Diğer tüm moda dergileri gibi görünüyorlar, istisnai olarak tüm moda parçalarının doğrudan ulaşılabileceği şekilde düzenlemeler yaptılar.. Böylece, tek bir tıklama ile, okuyucu ilgili ürün sayfasına yönlendiriliyor. Başka bir yaklaşım, belki de biraz daha zarif olan, shoppability özelliğini, okuma deneyimini kesintiye uğratmayacak kadar sorunsuz entegre etmektir. İnsanlar içeriğe ilgi duyabilir, alışveriş sepetine parçalar ekleyebilir ve okumaya devam edebilir, hikayenin sonuna gelebilir. Tıklama, tüketicilerde ilhama dayanıyorsa, içeriğin geri kalan kısmı, en sonunda satın alma işlemiyle sonuçlanacak nihai bir teşvik sunar. Uluslararası bir mayo markası olan Speedo , teorinin pratikte nasıl işlediğinin mükemmel bir örneği olarak hizmet edebilir. Sarhoş olmanın zararları, sporcularla yapılan röportajlar, yüzmenin faydaları hakkında ilham verici makaleler, ve daha fazlası (yaklaşık 1000 kelime) ve ilgili ürünlerin makalelere akıcı bir şekilde müdahale etmeyecek şekilde entegre edilmesi gibi içerik parçalarının oluşturulmasında yatmaktadır. Speedo Heykel 2 Bazı markalar bir adım daha ileriye götürüyor ve etkileşimli shoppable videolar oluşturuyor . Ünlü İngiliz mağazası Ted Baker gibi . Noel  kampanyası için video da tüketicilerin, ekrana tıklamalarını ve hemen satın almalarını sağlayan bir video oluşturdular. Not:Videoyu Youtube dan koymuştum daha sonra Ted Baker tarafı Linkedin üzerinden bana ulaştılar ve videonun etkileşimli versiyonu siteme yerleştirecek şekilde benimle paylaştılar. (işte Marka Böyle Olunur Dedirten Bir Örnek.)
  Diğer markalar, web sayfalarında muhteşem, ilgi uyandıran görüntüler gösteren iç tasarım markası One Kings Lane gibi, fotoğrafçılığın gücünü kullanıyor . Bu resimlere bakarsanız, ilham alırsınız, tıklarsınız ve alışveriş yapmaya hazırsınız. Bundan daha basit olamaz. Bir Kings Lane Ve şu anda sadece “shoppability” testinden geçen makaleler, videolar ve fotoğraflar değil: Sosyal medya, satın alınabilir pimleri ve shoppable Insta'ları ile birlikte, aynı zamanda da etiketlendiğini açıkça gösteriyor. Shoppable trendini markalar ve e-ticaret siteleri kucaklamalı. Geleneksel içerik pazarlaması artık yeterli değil. Tabii ki, ufukta aniden ortaya çıkan yeni bir trend olmadıkça - daha fazla etkileşimli ve paylaşılabilir içerikten daha ilgi çekici bir şey yok. Kaynak: www.olapic.com Kaynak: hayaletmek.com

Cinsiyet bireyin anne karnında cinsiyetinin belli olması ile beraber oluşan anatomik bir farklılıktır. Hayata gözelerini açtıkları andan itibaren bireyler toplumun çekirdek öğelerini oluştururlar. Her toplumun kendine özgü gelenek ve görenekleri, kültürü vardır. İnsanların toplum içinde kabul ettiği yazısız kurallar bütünü topluma uyum sağlamanın en önemli noktasıdır ve bu toplumsallaşma olarak adlandırılmaktadır. Toplumda inşa edilen cinsiyet rolü, bireyleri hayatları boyunca etkisi altına alır ve yaşamını bu şekilde yönlendirmesine sebep olur. Bu yönlendirme bireyin bütün hayatını kapsar ve dünyaya geldiği toplumda, birey bu yazısız kurallara fark etmeden uyum sağlar. Toplumsal cinsiyetin temelinde ise kuşkusuz kullanılan dil büyük bir öneme sahiptir. Dil bireylerin toplum içerisinde var olmalarını sağlayan en önemli unusurdur. Toplumsal cinsiyette, dilin getirdiği yazısız kurallar bütünü ile inşa olur. Bireylerin doğduğu andan itibaren cinsiyetine göre kız veya erkek olması onların yetiştirilme tarzını belirler. Bu durum bireylerin sosyalleşmesi sürecinde kilit rol oynar. Dil ve davranış biçimleri ile beraber bireylerin meslek tercihleri de toplumsal cinsiyet üzerine önemli etkiler gösterir. Ataerkil toplum anlayışı tarih boyunca erkek ve kadın eşitsizliğinin en temel göstergelerinden biridir. Erkeklerin kadınlar üzerine kurdukları, baskınlığı temsil eder. Bu çalışma 2015 -2018 yıllarında yayınlanan reklam filmlerini, toplumsal cinsiyet bağlamında incelemektedir. Reklamların Özeti ve İncelenmesi Şölen Wapps Reklamı https://www.youtube.com/watch?v=okC93-dgDuk Şölen markasının, Wapps adlı çikolatası, cinsiyetçi reklamcılığın yakın dönemde ki en ciddi örneklerinden biri. “Erkek gibi ye erkek gibi yaşa” sloganıyla piyasaya sürülen ürünün tanıtım reklamında, mizahi bir dil kullanmaya çalışılmış. Reklamın ilk sahnesinde bakımsız bir erkeğin, havuzda kendisinden habersiz olan bir kadına rahatsız edici bakışlarını görüyoruz. Kadının tamamen cinsel bir obje olarak yansıtıldığı bu anda çikolatayı yiyen erkeğin adeta afrodizyak etkisiyle havuza atladığı, bu sırada ise reklamın alt kısmında ve dış seste “Zerafet” kelimesini duyuyoruz. Zerafet kelimesi ile kadın tekrar aşağılanmış ve zarif olmanın kadınlara özgü bir basitlik olduğu ima edilmiştir. Havuza atlayan erkeğin ardından arka planda bir kadın çığlığı duymaktayız. İkinci sahnede ise “Grup Terapisi” adı altında erkeklerin halk arasında altta kalanın canı çıksın oyununu oynadığını ve kadınların bunun gibi bir oyun oynayamayacağı ima ediliyor. Üçüncü sahneye geldiğimizde şişman ve bakımsız bir diğer erkeğin, oldukça üşengeç olduğu yan tarafına konan bir sinekten rahatsız olunca “Hayatta Kalma İç Güdüsü” denerek sineğe yerinden bile kalkmadan vurmaya çalıştığını görüyoruz. Bu sahneyle aslında erkeğin ne kadar tembel olduğunu gösterip bir yandan mizah yapılmaya çalışılırken bir yandan da ciddi bir hataya düşülmüştür. Şişman erkek pasaklı ve tembeldir mesajı verilmiş. Çikolatası büyük, hacmi yoğun söylemi burada ki şişman erkeğe itafen söylenmiş. Son sahnede kütüğe vuran bir oduncu baltası ve çikolatayı görüyoruz. “Erkek gibi ye, erkek gibi yaşa!” sloganı burada üzerine basılarak ifade ediliyor. Tüm reklam filminde erkeğin kaba, saldırgan, obez, sapık olduğu vurgulanmıştır. Tv ekranlarında dönen bu reklamı gören çocukların, erkekliğin nasıl bir şey olduğunu bu şekilde görmesi oldukça tehlikeli görünüyor.  Reklamların toplumsal cinsiyet tarafında ki rolünün ne kadar önemli olduğunu reklam filmi veya sloganı hazırlanırken, toplumsal cinsiyet bağlamında insanların bundan nasıl etkileneceğini düşünmek gerekir. Çocuk ve gençlerin maruz kaldıkları bu reklamda alacakları mesaj, erkeklerin saldırgan ve kaba olması gerektiğini onlara öğretebilir. Belki bu durum belki de gençlerde ki şiddet durumunun artmasına bile sebep olabilir. Reklamın markaya da olumsuz bir çok etkisi olduğunu gözlemliyoruz. Change.org üzerinden 4,700’ün üzerinde, reklamın kaldırılması için imza toplanmış, milliyet.com.tr gibi bir çok web sitesinde eleştirilere hedef olmuştur. Tüketicilerin tutumları ve satın alma alışkanlıkları üzerine olumlu etki yaratmayı amaçlayan reklamlar, bu örnek ile toplumu mizahi bir dille etkilemeye çalışırken büyük bir krize sebep olabilir. Reklam metinlerinde ki mesajların, toplumun benliğine markalar tarafınadan kazınmaya çalışılması Reklamda Toplumsal Cinsiyet kavramını dikkatli bir şekilde ele alınmasını gerektirmektedir. Verilen mesajlar bir toplumun Toplumsal Cinsiyet meselesine olan tutumu üzerinde olumsuz sonuçlara, tıpkı bu reklam gibi neden olabilir. Çünkü reklamlar sadece ürünleri değil, toplumsal değerleri de pazarlamayı amaçlamaktadır.  

Feast Enginar Reklamı

https://www.youtube.com/watch?v=zszBjZxv8Ko Feast Enginar reklamı 1.21 saniyelik uzun versiyonu ile insanı meraklandıran ve kısmen gülümseten altta yatan mesajı anlaşıldığında ise irite eden sıra dışı bir örnek. Reklamın açılış sahnesi yürüyen merdivenlerden ellerinde poşetle yukarı çıkan bir kadının, işten dönüşte yaptığı market alışverişini görüyoruz. “Adım adım yükseldin kariyerinde saatler boyu hiç durmadan çalıştın” denilen bu sahnede kadın metro merdivenlerinden yukarı doğru çıkmaktadır. Kariyerinde bir kadın ancak bu şekilde yükselir, gibi bir anlam çıkan bu sahneye “ ama eve döndüğünde bir tas yemek pişirmeyi hiç ihmal etmedin” sözcükleri ile devam ediliyor. Yemek yapan kadın sahnesinde kadının mutsuzluğu ve işten geldiği anda ki yorgunluğu görünüyor. Buna rağmen mecburen yemek yapması gerektiği imajı çizilmiş kadının tüm bu koşturmaca içerisinde hiç zamanın olmadığı vurgulanmıştır. “Yetmedi en tazesini pişireyim dedin. Pazar, Pazar dolaştın, enginara kılçıksız dediler, kılçıklı çıktı, bizim tarlanın malı dediler aracı çıktı.” Pazarda bir kadınla çarpışması ile başlayan bu sahnede kalabalığın içerisinde yine kadının yorgunluğunu ve kaygısını görmekteyiz. Kadınlar arasında saçma bir rekabet olduğunu aynı zamanda genç ve kariyer sahibi bir kadının pazarda bir teyze ile çarpışıp oradan kaçacağı mesajı verilen reklam filminde bu sahneye kadar hiç erkek figürünü görmüyoruz. Pazarda enginar satan pazarcının enginar için yalan söylediği, fiyatları yüksekten verdiği manası yüklenmiştir. Yani erkek figürü burada yalancılık ve dolandırıcılık üzerinde konumlandırılmıştır. “Yılmadın yol kenarında ki satıcıları kovaladın, dur diye bağırdın eşin duramadı ya önden söylesene dedi. “ Bir kadının yolda bir satıcı gördüğünde bile heycanlandığı ve kazaya bile sebep olabileceği imajını veren bu sahnede kadının ufacık bir şey karşısında çok büyük tepkiler verdiği anlatılmaktadır. “Tarlalara daldın, adam geldi şu yaşında hırsız gibi adamlardan kaçtın. “ Tarladan enginar çalan kadının ufacık bir neden için bile hırsızlık yapabileceği ima edilmektedir. Erkek figürü ise burada kadını kovalamakta ve adam gibi adam tarzında bir ifade ile yükseltilmektedir.” Derken karşına Feast çıktı. Şimdi sen tam da Feast’i keşfetmişken, Feast’in mevsiminde en iyi enginarı sadece 3 saat içinde dondurduğunu öğrenmişken eltinden, yengenden, herkesten daha tazesini sofrana koyduğunu zannederken  ve için için gülerken Türkiye de senden daha taze enginar pişiren tek bir kişi olduğunu öğrensen ne yaparsın? Yine bu sahnede aynı masa etrafında oturan eltisi, yengesi gibi kadının masasını paylaştığı kişilere karşı bile gereksiz hava atma ihtiyacı olduğu, kendisini daha iyi göstermeye ihtiyacı olduğu anlamı çıkmaktadır. Diğer kadınların kötü bakışları da bu sahne ile kadının çekememezlik duygusunun ön planda olduğunu vurgulamaktadır. Kadının ise karşısındaki kadınları ezdiğinde alay ettiği ve başkalarının mutsuzluğundan mutluluk elde ettiği ima ediliyor. Yok olmaz deme var. Feast çiftçisi Mehmet amcanın karısı Emine teyze.” Feast Enginar ile ilgili görsel sonucu Kadının Enginarı kendisinden daha taze toplayan tek rakibi Emine teyze öylesine erkek egemenliğinde ki adı söylenirken bile, Feast çifçisi Mehmet amcanın karısı denerek tanımlanıyor. Bu tanımlama erkek egemenliğinin üst noktalara taşındığı anlardan biri. Kadının tek başına bir adı ve işlevi yok manası çıkıyor. Aynı zamanda bunu öğrenen kariyer sahibi kadınımız ise yerlere düşüyor. Bir kadının ufacık bir problemde bile ayakta duramayacak kadar güçsüz olduğu vurgusu yapılan bu sahnede reklam filmimiz sona eriyor. Reklamda ki dış ses yüce bir varlık gibi ancak aynı zamanda alaycı bir ses tonuyla tüketicileri güldürmeye çalışmaktadır. Söylenen sözler ve görüntü üzerine odaklandığımızdaysa toplumsal cinsiyet konusunda nasıl örnek teşkil edebilecek bir reklam olduğunu anlıyoruz. Baştan aşağı komedi üzerine gidiyor gibi görünen reklamda toplumsal cinsiyet kavramı incelendiğinde tüketicilerin zihinlerinde yer alacak kadın imgesinin ilk zorlukta yerlere düşen, küçük şeyleri kafaya takan, kariyerinde yükselme ihtimali olmayan, her gün yemek yapmak zorunda olan bir figür olarak görüyoruz. Tüm bunların yanı sıra erkek imgesinin ise yalancı, düzenbaz olduğunu görüyoruz bir başka sahnede ise adam gibi adam olduğu vurgusu yapılmaktadır. Reklam da ki dış sesin erkek sesi olması ise kadını aşağılayan kişilerin ve onlarla alay eden kişilerin erkek figürü olduğu anlamı çıkmaktadır. Bu ses muzip, ciddi ve alaycı bir ifade takınmakta izleyici dikkatli dinlediğinde rahatsız edebilmektedir.   Reebok - Değişime Yön Veren Kadınlar Reebok’ın internet üzerinde iletişimini yaptığı ve büyük bütçelerle yakın zamanda ve halen yayında olan seri şeklinde ki reklam filmi kadın imgesinin toplumsal cinsiyet kavramı açısından olumlandırması adına güzel bir örnek. Kadının toplumsal yaşamımızda ki önemine değiniyor. https://www.youtube.com/watch?v=tLQaI5VID60 Hazırlanan 3 farklı reklam filminin ilki olan Gıgı Hadıd “Her zaman konfor alanımın olabildiğince dışına çıkmaya çalışırım. Derkenki güçlü kadın imgesini görürüz canlı dinamik hayatın zorluklarıyla mücadele eden bir bireyi sunar bize. Gıgı Hadıd sözlerine “Bence insan olmak sabah uyandığında  hiç kimsenin süper kahraman gibi hissetmediğini anlamaktadır.” Diyor. Bu sözler kadın olmak kelimesi yerine insan olmak kelimesi kullanılarak aslında toplumsal cinsiyet anlamında eşit olunduğu vurgulanmakta ve hissettirilmektedir. “Her gün size ilham verecek, size mutlu ve yaratıcı hissettirecek ve fark yaratmak için cesaretlendirecek bir şeyler bulmalısınız.” Sözleriyle devam eden reklam filminde alt mesaj olarak kadın  doğal, ilham verici, güçlü bir o kadarda güzel denmektedir. “Gigi, sesinin ne kadar güçlü olduğunun farkında ve onu kullanmaktan çekinmiyor. Eylemleri ve sosyal platformu aracılığıyla, her yeni günün; sevgi ve hoşgörü mesajı yaymak için yeni bir fırsat olduğunu kanıtlıyor. Senin için ve herkes için.” Reklam görselinde kullanılan bu metin ile verilmeye çalışılan mesaj pekiştirilmiştir. Kadın ve erkek söylemleri reklamdan olabildiğince uzak tutulmaya çalışılmış ve cinsiyetin toplusallaşmada bu kadar önem arz etmediğini kadınların ne kadar güçlü olabileceği reklamın alt mesajında bireylere hissettirilmektedir. https://www.youtube.com/watch?v=UCTsbaNCZ00 İkinci reklam filminde Nathalie Emmanuel’in özellikle oynatıldığını düşünebiliriz. Nathalie Emmanuel Game Of Threones dizi ile birlikte ciddi bir üne kavuştu diyebiliriz. Bununla beraber dizi de köle olarak rol alması bu reklam filmi için önemli. Çünkü Nathalie Emmanuel hayatta ki gerçek rolü olan Toplum sözcüsü, Oyuncu ve Prodüktör karakterleriyle kadın olarak güçlü ve sempati duyulabilecek önemli bir karakter. Bu 3 videodan en çok öne çıkarılan video Nathalie Emmanuel’in bulunduğu video. “Güçlü olduğunu göstermekten, asla çekinme, Güç tutkudur, bağımsızlıktır, sınırları aşmak, iylik, şefkat, Güç kadındır. Gücünü kullanmaktan korkma kendi yolunu çiz ve seni takip edenleri cesaretlendir. “ denmektedir. Reklam filmi boyunca güç üzerine değinilmesi aslında toplumsal yaşamımızda erkeğin güçlü olduğu imgesinin yerleşmiş olmasından gelmektedir. Ataerkil toplumlarda erkek sahip olduğu gücü ( ki bu güç değil kaba kuvvet) kadın üzerinde kullanır. Bu reklam filmi ile gücün tanımı tamamen değiştirilmiş kadın ile güç kelimesi örtüştürülmeye çalışılmıştır. Toplumsal Cinsiyet bağlamında olumlu bir reklam örneğidir. Üçüncü Reklam filminde oynayan Gal Gadot kadınların süper kahramanı olan Wonder Woman karakteriyle filmlerde gördüğümüz bir şahsiyettir. Yine Gal Gadot’un bu reklam filmi için seçilmesi önemlidir. https://www.youtube.com/watch?v=H4iKxs8bEXg İsrail asıllı Gal Gadot Hukuk eğitimi almış, israilde düzenlenen bir güzellik yarışmasını kazanmış ve İsrail’de 2 yıl askerlik yapmıştır. Tüm bunların yanı sıra Hollywood’da Wonder Woman karakteriyle kadınların bir süper kahraman olabileceğini gösterdi. Aynı zamanda 4 yaşında bir çocuğuda bulunan Gal Gadot güçlü kadın imgesinin tüm özelliklerini barındırıyor. “Kendi gençliğime birkaç tavsiye verecek olsaydım, kendine karşı bu kadar acımasız olma, mükemmeliyetçi olmaktan vazgeç. Başarısız olmaktan korkma çünkü cesaret edip başarısız olmadığımızda dünyayı değiştiririz.” “Gal kendine olan güvenin, cesaretin ve iç gücün bir simgesi olarak her yaştan kadının örnek alabileceği bir kişiliğe sahip. Hayatımızdaki güçlü ve ilham verici rol modeller arttıkça, hayallerimizi gerçekleştirmemizin kolaylaştığına inanıyor.” Denilerek videonun altına bir dipnot eklenmiş. Yine güçlü dinamik bir atmosfer yaratılan reklamda Gal Gadot aslında kendi gençliğine değil genç kadınlara seslenerek onlara ilham vermektedir. Rebook’ın  Değişime Yön Veren Kadınlar reklamı Toplumsal Cinsiyet algısını olumlamayı amaçlayan güzel bir örnek. Kadının toplum içerisinde neler başarabileceğini gösteren önemli rol modeller kullanılmış ve bu kadınlar üzerinden güç,cesaret,güzellik ve ilham simgelerinin kullanıldığı reklam filmleri bir birleri arasında da bir uyum içerisinde. İlk Reklam filminde Gigi Hadod “insan olmak sabah uyandığında  hiç kimsenin süper kahraman gibi hissetmediğini anlamaktadır. Sözleriyle Gal Gadot’a bir gönderme yapmakta Gal Gadot ise kendi gençliğine birkaç tavsiye diyerek başladığı cümle ile Gıgı Hadıd’e bir mesaj veriyor gibi bir durum söz konusudur.   Sonuç Şölen Wapps Reklamı, Feast Enginar Reklamı ve Rebook Değişime Yön Veren Kadınlar reklam filmlerini incelediğimizde aslında reklamda ki 3 farklı yaklaşımı da görebiliyoruz. Şölen Wapps reklamı komedi imgelerini içinde barındırmayı hedefleyen ancak direk olarak kullanıcıyı rahatsız eden bir toplumsal cinsiyet meselesini öne çıkarmaktadır. Bunu doğrudan insanlara tanıtması çeşitli mecralarda da tepki toplamış hatta imza kampanyalarına neden olmuştur. Ancak bu reklamı komik ve eğlenceli bulan bir tarafında olduğunu söylemek zorundayız. Bu nedenle markaların reklam filmleri yada çalışmalarını düzenlerken cinsiyetçi davranmamaları toplumsal cinsiyet kavramına dikkat etmeleri önemli bir etkendir. Feast Enginar Reklamı üzerinde ciddi bir şekilde düşünülmediğinde rahatsız edici imgelerinde çok farkına varılmadığı kara mizah tadında bir reklam olarak algılanabilir. Ancak Şölen Wapps reklamı gibi alaycı bir dile ile konuşan dış ses ve reklam filminin bütünü yine toplumsal cinsiyet anlamında kadının eksiklikleri olduğu, bu eksikliklerin onları komik duruma soktuğu anlayışını toplumun bilince yerleştirmektedir. Bu bağlamda bu reklamında toplumsal cinsiyet anlamında olumsuz bir reklam olduğunu söylemeliyiz. Reebok Değişime Yön Veren Kadınlar reklamı ise kadının toplumsal yapı içerisinde ne kadar güçlü olduğunu gösteren güzel bir örnektir. Kaynakça Kaynak: hayaletmek.com

Gayrimenkul (İnşaat) Sektöründe Marka ve Ajans Birlikteliği

hayaletmek.comGayrimenkul sektörü Türkiye de reklam pastasının önemli bir kısmını domine etmektedir. Yüksek bütçelerle yıl boyu süren kampanyalar kurgulanıyor ancak bir çok marka ve performans pazarlamacı ne yaptığını ve ne yapması gerektiğini tam anlamıyla bilmiyor. Bu durum marka ve ajans ilişkilerinin bozulmasına neden oluyor. Bir çok inşaat firmasının bir yılda, birden fazla ajans değiştirdiğine tanık olabilirsiniz. Bu değişimin temel sebeplerini sıralayacak olursak;
  1. Marka tarafı, ajansa güvenmiyordur.
  2. Marka tarafı, ajansa doğru bir brief vermemiş ve doğal olarak ajans tarafından istekleri anlaşılamamıştır.
  3. Marka yeterli ilgi ve alaka gösterilmediğini düşünmektedir.
  4. Ajans ve Marka arasında iletişim kopukluğu oluşmuştur.
  5. Ajansta yeterli iş gücü ve profesyonellik yoktur.
İlk maddenin temel unsuruna baktığımızda, zamanında dijitali tam olarak anlayamayan markalara sektörde ki güzide ajanslar bütçe kısımlarında mark up yaparak daha yüksek karlar elde etmişlerdir. Bu kar oranlarını fark eden ama kanıtlayamayan marka tarafı da ajanstan yeterli  şeffaflığı görmediği için huzur içinde kampanyaların devamını getirememektedir. Bu sorunun temel çözüm yolu  ajansların Google Ads, Facebook Bussines gibi hesaplarını marka tarafına açmaları, risturn bedellerinin ne olduğunu ve ajansın gerçekten kaç para kazandığını marka tarafına belirtmesi gerekir.. Bu şeffaflık sağlanmadığı taktirde, marka ve ajans arasında ki güvensizlik devam edecektir. İkinci kısma geldiğimiz de markanın ajansa çalışmaya başlamadan önce verdiği brief çok önemli. Maalesef bir çok gayrimenkul markası 2 satırlık bir metin yazarak ajansa brief vermektedir. Bu durum iletişim kopukluluğunun temel sebebini oluşturmaktadır. Markanın ajans tarafını detaylı bir şekilde bilgilendirmesi gerekir. Brief de yer alacak temel cevaplara değinecek olursak;
  • Proje de kaç daire var?
  • Proje kaç bloktan oluşmakta?
  • Lokasyon neresi?
  • Lokasyonun avantajları nelerdir?
  • Şimdiye kadar satılan daireler nasıl bir hedef kitleye satılmıştır?
  • Özellikle hedeflenen lokasyonlar nelerdir?
  • Daire tipleri nelerdir?
  • Projede fiyat aralıkları nasıldır?
  • Projede metre kare fiyatları nedir?
  • Marka özellikle ne hedeflemektedir marka bilinirliliği mi, lead mi?
  • Projenizin rakipleri kimler?
  • Projenin diğer projelerden farkları neler?
  • Teslim tarihi nedir?
Tüm bu sorulara yanıt verecek bir brief ajans tarafınında kafasında projeyi daha detaylı şekillendirecektir. Bu sayede doğru hedefleme ve doğru bir strateji düzenlenebilir. Üçüncü maddeye geldiğimiz de ise her marka verdiği ücretin karşılığını ister, yaşadıkları sorunların anlaşılması problemlerin giderilmesi noktasında ajanslara ücret öderler. Yeterli ilginin gösterilmemesi, yeni bir kampanya olmadığı sürece marka tarafı ile iletişim kurulmaması, ajans tarafında çalışan sirkülasyonun yüksek olması gibi etkenler marka ve ajansın arasını açan sebeplerdendir. Yapılan işin kalitesi markaya sağladığı yararla kendisini belli ederi. Eğer marka performans anlamında doğru bir strateji izlenmediğini fark ederse ajansla yollarını ayırır. Ajansın, marka ile anlaşıp yayınlara başlamadan önce yapması gereken temel adımlar mevcut. Bunun başında da dijital reklamların yönlendirileceği landing page sayfası yer alıyor.
  • Markanın Landing Page sayfası kullanıcı deneyimi açısından uygun mu?
  • Landing Page sayfa hızı mobil ve masa üstünde nasıl düzeltilmesi gereken, bir nokta var mı?
  • Kreatif tarafta yaratıcı bir slogan, dikkat çekici bir unsur ve harekete geçirici bir mesaj mevcut mu?
  • Proje Google Benim İşletmem hesabında kayıtlı mı?
  • Marka söylem ve hedefleri banner ve metin reklamlarında yeterince dikkat çekici mi?
Tüm bu çalışmalar ve karşılıklı özveri sağlandığı taktirde ajans ve marka tarafı uzun yıllar birlikte çalışabilir. Unutulmamlıdır ki ajans ve marka bir birini tamamlayıcı unsurlardır. Reklam olmadan marka, marka olmadan da reklam olmaz. Marka ve Ajans aynı gemidedir. Tüm bu hizmetleri bir arada alabileceğiniz ajans Medyaad.com ile iletişime geçebilirsiniz. Kaynak: hayaletmek.com

8.12.16

YOLO Dünyası için Geri Sayım Başladı!

haydar-colakoglu-yolo-uygulama

Ulaşımda En Pratik Yol O!  sloganı ile yola çıkan ve Uber’in karşılaştığı en güçlü rakip olan girişim YOLO için geri sayım başladı. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de yoğun ilgi gören şehir içi, konfor ve kaliteyi birleştiren yolculuklar sağlayan platformlara bir yenisi daha ekleniyor. Kısa süre içinde hayatımızda farklı bir yer edinmeyi hedefleyen girişimin adı YOLO.

YOLO, şehir içinde lüks segment araçlar ile şehir içi VIP taşımacılık hizmeti veren ve sektöre çok iddialı girerek diğer rakiplerine nazaran çok farklı iş modeli ve kazanç vaat eden bir mobil uygulama. Dünyada Uber modeli olarak bilinen mobil uygulamanın Türkiye versiyonu olarak planlanmış olan YOLO, uzun süren Ar-Ge çalışmaları sonucunda ortaya çıkmış.

YOLO’yu dünyadaki benzerlerinden farklı kılan en önemli özellik TR’de hukuksal altyapısının sağlamlığı ve farklı kazanç modelleri. YOLO, hem kullanıcılara, hem de iş ortaklarına sağladığı yeni nesil bir iş modeli ile kısa sürede yola çıkıyor.

haydar-colakoglu

YOLO, TEB Holding ve Çolakoğlu Grup Yönetim Kurulu Üyesi Haydar ÇOLAKOĞLU başkanlığındaki güçlü yatırımcı ve yönetim kadrosu ile de dikkat çekiyor. Yönetim kademesindeki 12 kişilik tecrübeli ekibin, 1 yıl süren çalışmaları sonucu ortaya çıkardıkları YOLO, şehir hayatına yeni bir soluk getirmeyi planlıyor. 

haydar-colakoglu-teb-genel-mudur

Ulaşımdaki zorlukları keyif ve konfor ile çok uygun koşullarda sunmayı hedefleyen ekip adına konuşan YOLO Yönetim Kurulu Başkanı Haydar ÇOLAKOĞLU şunları söyledi;

“Günümüzde temel ihtiyaçlarımızdan biri olan şehir içi konforlu seyahatin hızlı, güvenli ve ucuz olarak sağlanabilmesi başlangıç noktamızdı. Bununla birlikte, kayıt dışı kalan birçok seyahatin kayıt altına alınarak vergilendirilmesi, sektörde hukuksal altyapının sağlamlaştırılması yeni düzende yeni normallere alışan bizler için çok önemli. İşlerimize teknolojiyi en verimli şekilde entegre etmek hem kullanıcılarımıza hem de iş ortaklarımıza yüksek kazanç sağlayacaktır.

YOLO yüzde yüz yerli yapım bir uygulamadır. Amaçlarımızdan biriside bu iş modelini hızlı bir şekilde ülke dışında da kullanılan bir marka yapmaktır. YOLO’nun temel felsefesi bundan ibarettir. 

Kendi kurucularımızın sağladıkları desteklerin yanında, henüz başlangıç aşamasında iken Los Angeles merkezli bir yatırım şirketinden 16 milyon dolar değerleme ile bir kısım yatırım aldık. Kendileri ile yaptığımız çalışmalar sonucunda da “you only live once” baş harflerinden oluşan YOLO isminde karar kıldık. Bunun yanısıra Los Angeles, San Francisco, Londra ve Zürih merkezli yatırımcı grupları ile de görüşmelerimiz devam etmekte. Bu güç birliği platformu ile hem UBER gibi bir dünya devine rakip olacak, hem de Türkiye’den bir dünya markası çıkartabilmek için çalışacağız.

haydar-colakoglu-yolo-turkiye

Başlangıç gününde 300’ün üzerinde araç ile hizmet verecek olan YOLO ile kullanıcılar, tek tuş ile araç çağırabilecek, ulaşım ücretlerini kredi kartları ile ödeyebilecekler. Araçta unuttukları herhangi bir eşyanın güvende olduğunu bilecekler. Yıl sonu hedefimizde 1000’i aşkın araçla hizmet vermek var.

Bu uygulamaların yanısıra yolcularımızı çok özel kampanyalardan da faydalandıracağız. Farklılıklarımız, ilk günden bu ayrıcalıklar ile görülecek. Kasim ayında acilacak beta surumu ile İstanbul`un bazi seckin mekanlarinda yapilacak test surusleri ile hizmete baslayacak olan uygulama üzerinden özellikle tanıtım günlerimizde kayıt yaptıran yolcularımıza 15 Aralık - 4 Ocak tarihleri arasında ücretsiz ulaşım hakları, çeşitli promosyonlar sağlayacağız. Açılışa özel bu kampanya gibi birçok büyük kurumdan da kampanya desteği alan YOLO ile yolculuklarınızın standartları değişecek. YOLO’yu hepinize tavsiye ediyorum. YOLO dünyasına hoş geldiniz.”

GooglePlay ve AppStore dan indireceğiniz uygulama sayesinde YOLO dünyasında siz de yerinizi alın. Detaylı bilgi ve iletişim için www.yolo.com.tr adresinden YOLO’ ya ulaşabilir @yolo_turkiye Instagram adresinden de takip edebilirsiniz.

 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

7.12.16

Suriye Son Durum Haritası (Ekim 2016)

Esad Rejimi  – Hizbullah, Rusya, İran ve Şii Milisler
Muhalifler – Ahrar uş-Şam, El Nusra, ÖSO vb.
PYD/YPG  – SDF çatısı altındaki küçük gruplar ve PKK
IŞİD – Örgüte biat eden yerel milis güçler ve aşiretler
Ekim 2016 Suriye Haritası
Ekim 2016 Suriye Son Durum Haritası
Suriye’de Hama‘nın kuzeyi İdlip’te muhaliflerin kazanımları sürerken, Türkiye destekli ÖSO güçlerinin sınırda IŞİD’e karşı ilerleyişi devam ediyor. Lazkiye’nin kuzeyi Hatay’ın karşısında Türkmen Dağı bölgesinde bazı yerleşim bölgelerini ele geçiren rejimin Halep saldırıları ağır şekilde hız kesmiyor. Halep‘te rejim güçleri güneyden sağladığı kuşatmayı daha da genişleterek kontrol sahasını genişletti. Halep’in kuzeyinde de bazı kamp ve bölgeleri ele geçiren rejim, Deyr ez Zor’da IŞİD’e karşı küçük bir ilerleme sağladı. SDG çatısı altındaki YPG ise Afrin‘in doğusunda El Bab yönünde bazı köyleri IŞİD’den aldı.
*** Bu ay en az kazanımı PYD’nin sağladığı, IŞİD’in kan kaybettiği, muhaliflerin ise Halep dışında bazı kazanımlar elde ettiği söylenebilir. Rusya desteğiyle Esad rejimine bağlı güçler ise Suriye’de en fazla ilerleme sağlayan taraf oldu.
ARALIK 2016 GÜNCEL HARİTA
Suriye ile ilgili geçen ayın bazı önemli başlıkları:



– BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun “Halep’te tahrip gücü yüksek bombalar kullananlar, savaş suçu işlediklerini biliyorlar.” dedi.
– ABD Dışişleri Bakanı, Rusya’nın Halep’teki saldırıları durdurmaması halinde Rusya ile yapılan anlaşmaları askıya alacaklarını açıkladı.
– PYD lideri Salih Müslim, dün ABD Dışişleri’nin “Kantonların birleştirilmesine karşıyız” açıklamasından sonra bugün Rusya’ya övgüler dizdi.
– ABD Dışişleri Bakanı Kerry Türkiye’nin uçuşa yasak bölge teklifi için ilk defa “Muhalif bölgelerde böyle bir plan uygulanabilir.” dedi.
– Irak’ta neredeyse ordu haline gelen Haşdi Şabi örgütü, Suriye’nin kuzeyinde PYD’ye karşı savaşacak milis gücü kurdu.
– Türkiye’nin Suriye’de düzenlediği ‘Fırat Kalkanı’ Harekatında toplam 10 şehit verildi.
– Halep’e gönderilmek üzere kentin batısında bekleyen BM yardım konvoyu, “Suriye veya Rusya’ya ait savaş uçakları tarafından” vuruldu.
– ABD öncülüğündeki koalisyon, Suriye’de Deyrizor yakınlarında rejime ait askeri üssü bombaladı ve 62 Suriye askerin öldürüldüğü açıklandı.
– ABD’nin Suriye’de rejim askerlerini bombaladığı Deyrizor’da, Suriye Ordusu’nun ABD’ye ait bir İHA düşürdüğü açıklandı.
– ABD ile Rusya, Suriye genelinde Kurban Bayramı’nın ilk gününde 12 Eylül’de, ateşkesin başlaması konusunda anlaştı ve ateşkes bir hafta sürdü.
– Fetih Ordusu ve Şam’ın Fethi Cephesi Komutanı ile birlikte üst düzey muhalif komutanlar, ABD’nin düzenlediği hava saldırısında öldürüldü.
– CIA Direktörü John Brennan, ”Silahlı grupların Şam ilerlemesini ve Esad rejiminin çökmesini istemiyoruz.” dedi.
– İsrail güvenlik servisi Şin Bet’in eski başkanı olan Avi Dichter, “Suriye’nin bölünmesi işimize gelir fakat Hizbullah güçlenmemeli” dedi.
– IŞİD sınırdan temizlendi, Türkiye’nin aylardır planladığı Azez-Cerablus hattı birleşti.
– PYD’nin Afrin’den sonra şimdi de Menbiç’te, 16 yaş üstü kız ve erkekler için zorunlu askerlik uygulaması başlattığı bildirildi.
– Geçtiğimiz ay kuşatması kırılan Halep’in rejim saldırıları sonrası tekrar kuşatmaya alındı.

28.2.16

Beyaz ve Sağlıklı Dişlere Kavuşmanın En Pratik 5 yolu

Bugün hayalinizdeki beyaz ve sağlıklı dişlere en pratik şekilde kavuşma yollarını paylaşacağım. İşte dişlerimi korumamı sağlayan ve rahatça gülümseme nedenim 5 diş temizleme pratiğim :)

Beyaz ve Sağlıklı Dişlere Kavuşmanın En Pratik 5 yolu

1. Rutinlerinize Uyun
Hayatta en önemli şey sanırım sizin için iyi olan ne varsa alışkanlık haline getirmek. Spor yapmak, sağlıklı beslenmek gibi aslında kişinin kendisine bakması ve temizliğine dikkat etmesi de önemli. İşte bu yüzden diş temizliği rutinlerinizi belirleyin ve ona uyun.
Her sabah ve gece yatmadan önce dişlerinizi mutlaka fırçalayın! Bu alışkanlığınızı halen kazanamadıysanız bugün zaman kaybetmeden kendiniz ve diş sağlığınız için büyük karar verebilirsiniz.

2. Size Uyanı bulun!
Nasıl ki giydiğiniz kıyafetler tarzınızı yansımadığında kendinizi o kıyafetin içinde yabancı gibi hissediyorsunuz, aslında kişisel bakımlarınız da öyle. Diş ve diş ati yapınıza en uygun fırçayı bularak diş temizliğinizi daha verimli yapabilirsiniz.

3. Kendinize Zaman ayrın!
Bir şeyi yapıyor olmak kadar onu doğru sürede ve doğru şekilde yapmak da çok önemli. Özensiz bir biçimde yaptığınız hiçbir şey tam olmayacaktır. O yüzden dişlerinize ve kendinize zaman ayırın. Bu zamanı doğru fırçalama teknikleriyle yaparsanız emin olun kısa sürede farkı siz de fark edeceksiniz.

4. Bazı Ayrılıklar Çok Güzel!
Vedalar ve ayrılıklar hep can yakar ama aslında bazı ayrılıklar size çok iyi gelebilir :) Nasıl mı? 3 ayda bir diş fırçanızla vedalaşın ve hijyen açısından önemli bu değişikliği bir alışkanlık haline getirin.

5. Yol Arkadaşınızı İyi Seçin!
Geldik en önemli maddeye. Diş fırçanızı seçtiniz, kendinize zaman ayırdınız, her şeyi tam yaptınız ama diş temizliğinde istediğiniz verimi halen alamıyor musunuz? O zaman doğru diş macununu kullanmıyor olabilirsiniz. Bu konudan mustarip olanlara önerim; Procter and Gamble’ın dünyada pazara sunduğu en gelişmiş beyazlatıcı diş macunu olan 3 Boyutlu Beyazlık Luxe Perfection İpana olacak.
Yeni İpana 3D White PERFECTION diş macunu İpana’nın en hızlı ve en güçlü beyazlatıcı diş macunu. Perfection diş macunu 3 Boyutlu Beyazlık ailesinin en ileri ve etkili beyazlatıcı diş macunu teknolojisini içerir. Böylece diş minesine zarar vermeden sadece 3 günde diş yüzeyindeki lekelerin %100’e kadarlık kısmını etkin biçimde çıkarıyor. Ben bu ürünü çok sevdim, satın almak isterim derseniz tıklayınız.

Tüm bu maddeleri eksiksiz yerine getirenler olarak bol bol gülümsemeyi hak ettik sanırım :)

P.S. Bana bu bilgiler yetmedi, ağız ve diş sağlığı üzerine daha çok şey merak ediyorum diyenleri aşağıdaki siteye alalım.  
http://www.agizbakimuzmani.com/

#ipanaperfection  #gülüşünügöster

İçerik Kaynak: http://www.e-gunlugum.com/
Video Kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=RZ5ymuChrW0

 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

3.12.15

Deep Dijital Reklam Ajansı

12Konu tamamen değer yaratmakla ilgili.

Deep Dijital bir dijital ajans olarak markalar için standart fikirler ve –miş gibi yapan işler üretmez. Markanın rekabet gücünü artırmak için değer yaratacak yaratıcılık peşindedir. Zenistanbul bünyesinde kurulan Deep Dijital reklam ajansı; Uzun vadeli bakar, gözünü ufka diker. Şaşırtıcı olanı arar. Farklı olanın zenginliğine inanır. Mıknatıs etkisini hedefler. Sıradışının anlamını çekiştirir. Entegrasyona aşıktır. Reklam dünyasına farklı gözlerle bakar. Kısa sürede sektörde hızla büyüyen ve gelişen Deep Dijital markaların beklediğinden çok daha fazlasını onlara sunar. Kendisiyle çalışan markaların sektörde fark yaratmalarını sağlar. Marka değerini ve bilinirliliğini arttırır.

Neler Yapar

Dijital Pazarlama Fikirleri,Yaratıcı Dijital İletişim Fikirleri,Sosyal Medya ve Dijital İletişim Stratejisi, Sosyal Medya Yönetimii Sosyal Medya Uygulamaları, Sosyal Medya Reklamları ve Kampanyaları, Dijital PR, Viral Pazarlama, Display, Google SEO-SEM, Social CRM, Mobil Uygulama, Monitoring, İçerik Geliştirme  

20.5.15

Doğuş Otomotiv Trafik Hayattır!

Araç kullanırken telefonla konuşmayın, hayatı susturmayın!
Çünkü Trafik Hayattır!

Hayatımızın en önemli unsuru haline gelen trafik güvenliği konusunda farkındalık yaratmayı hedefleyen ve örnek uygulamalar geliştiren Trafik Hayattır platformu iletişim faaliyetlerine ara vermeden devam ediyor. Toplumsal sorumluluk alanı içerisinde trafik güvenliğine öncelikli olarak önem veren Doğuş Otomotiv, Trafik Hayattır ile trafikte saygı kültürünü yaygınlaştırmayı hedefliyor.

Trafik güvenliği konusunda Türkiye’nin en istikrarlı kurumsal sorumluluk markası haline gelen Trafik Hayattır platformu 10 yılı aşkın süredir, çeşitli bilinçlendirme projelerini başarıyla yürütüyor.

Trafik güvenliğini ve yaya güvenliğini sağlamada en önemli unsurlardan cep telefonu kullanımına, farklı projeleriyle dikkat çeken Trafik Hayattır platformu, yeni bir animasyon yaparak ‘araba kullanırken cep telefonu ile konuşmanın’ dikkat dağınıklığına sebep olduğunu vurguluyor.

Cep telefonu kullanımı her geçen gün artıyor. Buna paralel olarak şehir içi kazalarında da artış söz konusu. Cep telefonu ile konuşmanın reaksiyonları %80 azalttığı gerçeğini göz önüne alırsak Trafik Hayattır bu konuya eğilerek doğru bir strateji uyguluyor.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

19.5.15

Mcdonls'a İlk Kez Gitmek

19 Mayıs coşku ile sevinçle sokaklarda kutlanırken. Ne mutlu Türküm diyene çığlıkları atılırken sokaklarda kız arkadaşımın doğum günü için bende telaş içerisindeydim. Ne alsam ne yapsam ?
Güzel bir çiçek yanında pastası güzel hediyeleri yan yana dizidim. Ziraat Bankasından aldığım öğrenim harcını doğum gününe yatırdım diyebilirim herhalde. Güzel bir gün geçirdik hep birlikte eğlendik, güldük, sevindik.

Hava yavaş yavaş karardığında eve gitmek üzere otobüs durağına doğru yol almaya başladım  bu sürede yaklaşık 30 km'lik yolu düşünüyordum. Otobüs durağına geldim ve dakikalar geçmesine rağmen gelmeyen otobüse de içten içe küfürler ediyordum. Aynı zamanda evin harap halini düşündüm öğrenci evi klasiği işte aşırı dağınık ve pis durumdaydı. Bunun yanında sabah ev arkadaşımın attığı mesajda ayrıca canımı sıkmıştı. Elektiriğimiz kesilmişti. 3 gün öncede doğalgazımız. Ev arkadaşları ile yaşanan problemler bazen insanı çileden çıkarabiliyor bende o rattedeydim sorumsuzlukları ve tüm suçu bana atmaları artık canımı epey sıkmıştı. Ben tüm bunları düşünürken otobüste gelmek nedir bilmedi ama kararlı bekleyişim sonuç verdi. Otobüse bindim ve 40 dk da yürüyeceğim yere 10 dk da varmıştım.

 Eve gidince aç kalacağımı bildiğim için merkezde bir şeyler yemek için Mcdonls'a girdim sevdiğim menüden söyledim hemde en büyüğünden olsun dedim kendime de bir kıyak geçtim. Yemeğim hazırlandı oturdum kolları sıvadım tam yemeye başlayacaktım ki hemen yanımda iki kız çocuğu belirdi Suriyeli oldukları her hallerinden belliydi zaten.

 İlk başta söyledikleri yarım yamalak türkçe kelimeleri tam olarak anlayamadım istemsizce elimi cebime atıp 1-2 lira ile başımdan savmak istedim her zaman olduğu gibi, ancak elimi cebime atar atmaz çocuklar para istemiyoruz abi biz açız dediler. Cebimde ki son 50 lirayı ve paramın yatmasına kalan 11 günü düşünmedim gittim siparişini verdim çocukların, bu sırada diğer kız çocuğu abi ben gidip masana oturayım yemeğine birşey olmasın dedi ve koşarak gitti. Diğer kız çocuğuna bende ben masaya geçiyorum yemeğini alınca gel yanıma dedim.

 Yemekleri hazırlandı ellerinde tepsiyle geldiler. Bir yandan yerken sorular sormayı da eksik etmedim tabi. Babanız ne iş yapıyor dedim klasik cevabı aldım "öldü". Daha önceden ne iş yapardı dedim Halep'te imamdı dediler. Oda camide bizim gibi para toplardı dedi bir diğeri. Halep nasıl dedim çok güzeldir Halep ama burasıda güzel dediler. Bir yandan karınlarını doyururlarken bende sorularımı peşi sıra sordum hem korkarak hemde merak içerisinde.

Kiralarını ödeyemediklerini bir çocuğun oyun oynarken onları havuza attığı ve üstlerinin neden ıslak olduğunu anlatıyorlardı bana. Buradan sonra direk eve gidin tamam mı dedim olmaz para toplamamız gerek kiramızı ödeyemedik yoksa bizi evden atacaklar biz ne yapacağımızı bilmiyoruz bu yüzden dediler. Diğeri biz erkek olsaydık abi gecede durabilirdik ama biz kızız burda Suriyeli kızları sürekli kaçırıp götürüyorlar bizde korkuyoruz bizi de götürürler diye ekledi.

 Yemek yemeye devam ettik Kürt'müsünüz diye sordum çocuklara bu kez korkarak evet dediler bende kürdüm diyince yüzlerinde büyük bir gülümseme oluştu ve Kürtçe sohbete başladık ben yarım yamalak Kürtçemle konuşmaya çalıştım onlar bana güldü bu sefer. Az önce ben onların yarım yamalak Türkçesini anlamazken bu seferde  onlar benim Kürtçemi anlayamadılar tabi bizde orta yolda bir karar kıldık biraz Kürtçe biraz Türkçe anlaştık. Küçük kız ara ara kendi kendine gülüyordu ne oldu dediğimde ise ablası bu böyle sürekli gülüyor cevabını verdi onca yaşanan şeyden sonra gülebilmek sadece çocukların başarabileceği bir  şey demek ki. Yemeğimiz bitti ayrılık vakti geldi. Beni görürseniz yine yanıma gelin dedim ve uzaklaştım oradan.

İçimde büyük bir öfke ile geçen seçim aracınıda izlemeye koyuldum iktidarın yaptığı yanlışları tek tek gözden geçirdim önce, sonra durdum ve kendimi gözden geçirdim. Bu çocukarın bir aylık kiralarını verecekleri parayı ben bir günde yiyordum kimi zaman. Az önce otobüs durağında eften püften sorunları sıkıntı haline getirirken bu küçücük bedenlerin bu problemler ile nasıl başa çıktığını düşündüm.

 Aklım almadı.

 Sonra aklıma sabah ki "Ne Mutlu Türküm Diye" bağıran insanların sloganları geldi, ardından da Grup Yorumun "İnsan Pazarı" şarkısında dediği gibi "Açlığın dini olmaz yoksulluğun vatanı" sözleri geldi.

O çocuklar hayatlarında ilk kez hamburger yediler.

1.5.15

Soma İçin Bir Olduk:  Çocukların yüzündeki gülümseme her şeye değer...
Allianz Türkiye, sivil toplum örgütleriyle el ele vererek, bölgede etkilenen vatandaşlara ulaşabilmek, onların yaralarını sarmak ve yeni başlangıçlarını desteklemek için Soma’daydı. Soma’da 2014’te gerçekleşen ve ulusumuzu derinden sarsan maden faciasının ardından, Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği (APHB) ve Bilim Kahramanları Derneği (BKD) ile işbirliği yapılarak “Allianz SomaDA”yı (Soma Dayanışma Ağı) geliştirdi.
Soma faciasından en çok etkilenen yerlerden biri de Kırkağaç. Kırkağaç’ta yaşayan 12 yaşındaki Yiğit, okuldaki 12 arkadaşıyla birlikte bir bilim kahramanı ekibi kurdu. Önce yapamayacaklarından korktular. Çalıştılar, çalıştılar, çalıştılar, bilgisayarda yazılım geliştirip, legodan yaptıkları robotlarına yüklediler. Bu bilim yolculuğu, özgüven ve başarı doğru yeni başlangıçları müjdeliyordu.
Allianz SomaDA”yı kapsamında, BKD ile yapılan işbirliği sayesinde, Soma çevresinde, olaydan etkilenen 6 ilçedeki 16 okulun, Bilim Kahramanları Buluşuyor turnuvasına katılımı sağladı. 34 gönüllü öğretmen, 150’ye yakın öğrencinin oluşturduğu 17 farklı Allianz SomaDA takımını 4 ay boyunca turnuvaya hazırladı. Bu yolla, öğrencilerin normal hayata dönüşü desteklenirken, psikososyal ve kişisel gelişimlerine de katkı sağlanması amaçlandı.
Allianz SomaDA”nın bir ayağı da faciadan etkilenen ailelerin çoğunlukta olduğu Dursunbey’deydi. APHB ile yapılan işbirliği sayesinde, Dursunbey’de bir psikososyal destek merkezi açıldı. Çocuklara, yetişkinlere ve gruplara yönelik üç görüşme odası bulunan Dursunbey Psikososyal Destek Merkezi’nin hizmetleri, merkeze uzak bölgelere de ulaştırıldı.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

5.3.15

MAMUT İLE YENİ YETENEKLERİ KEŞFETMEYE HAZIR MISINIZ?


Son senelerde sanat alanında yapılan yatırımlar ve etkinlikler gün geçtikçe artıyor ve gelişiyor. Özellikle İstanbul’da hayat bulan bu tarz etkinliklerden biri var ki, çok kısa sürede hem kendine has tarzı hem de izlediği yol ile oldukça ses getirdi. Bundan 2 sene önce, ulaşılabilir sanat alternatifi olarak yola çıkan ve her yıl yeni sanatçıların üretimleriyle gelişen Mamut Art Project’ten bahsediyoruz. Mamut Art Project bu sene Akkök Holding’le birlikte yoluna devam ediyor. Akkök Holding gibi güçlü şirketlerin genç sanatçılara destek olması, hiç şüphesiz ülkemizde kültür sanatın gelişmesinde ve yaygınlaşmasında önemli rol oynuyor. MAP’15 by Akkök hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz, www.mamutartproject.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
Proje, genç sanatçıları, koleksiyonerler, galeriler, kültür-sanat kurumları ve sanatseverlerle galeri, müze, atölye gibi alışılagelmiş mekanların dışında, bir araya getirmeyi hedefliyor.
İsmini de insanoğlunun mağaralarda keşfedilmiş ilk çizimlerinde en çok görülen figürlerden biri olan “mamut”tan alıyor. Bir başka deyişle, “Mamut” bu projede sanatçıların büyük kitlelere göstereceği ilk eserlerini simgeliyor.
Mamut Art Project 2015 by Akkök’ün her yıl alanında uzman farklı isimlerden oluşan jürisi bu sene, Agah Uğur, Başak Şenova, Eda Kehale Argun, İnci Eviner ile Osman Erden'den oluşuyor. Jüri bu yıl başvuruda bulunan 1000’e yakın portfolyoyu değerlendirdi; yurtiçi ve dışından toplam 56 genç sanatçının 400 adet eserini sergilemeye layık buldu. Projeye bu yıl İstanbul, Ankara ve İzmir’in yanı sıra Diyarbakır, Konya, Nevşehir, Van, Karabük, Malatya, Kırklareli, Edirne’den genç sanatçılar da ilgi gösterdi. Mamut Art Project 2015 by Akkök, bu sene sınırlarını Türkiye dışına taşıyarak Fransa, Ukrayna, Almanya, ABD, Avustralya, Hollanda, Bulgaristan, İsviçre, İran’dan sanatçıların da ilgisini çekti.

Nerden çıktı bu Mamut?
Bu yıl 26-29 Mart 2015 tarihleri arasında KüçükÇiftlik Park’ta düzenlenecek olan Mamut Art Project by Akkök, fotoğraf eğitimi alan Seren Kohen’in girişimi ve sanat tarihi ve kültür politikaları üzerine çalışmalar yapan Tuba Kocakaya’nın sanat direktörlüğünde gerçekleşiyor.
Mamut Art Project 2015 by Akkök, her sene sanatseverlere yeni sanatçıları keşfetmeleri ve uygun fiyatlar ile ilk koleksiyonerlik adımlarını atabilmeleri için alternatif bir platform yaratıyor.
Bu sene sanatseverleri neler bekliyor?
Genç sanatçıların eğilimlerini, değişen trendleri yansıtan önemli bir platform olma rolünü de üstlenen Mamut Art Project 2015 by Akkök sergisine gelenler özellikle resim alanında bu sene farklı tarz ve tekniklerdeki çalışmaları görme fırsatı bulacaklar. Sergide ayrıca video art çalışmalarının yanı sıra fotoğraf ve güncel sanatın giderek gelişen ve cazibesi artan bir alanı olarak nitelendirilen sound art örnekleri de 26-29 Mart 2015 tarihleri arasında KüçükÇiftlik Park’ta izleyici ile buluşacak.
Bu günlerde karşınıza “Mamut çıkabilir!” dikkatli olun… 
Mamut Art Project 2015 by Akkök projesi çerçevesinde Pera, Sakızağacı, Maçka, Pangaltı, Etiler Akmerkez, Bağdat Cad. Kaya Taksi başta olmak üzere İstanbul genelindeki taksi duraklarında “Mamut sağolsun!” yazılı taksilere rastlayabilirsiniz.
Bir bilgi daha, “Mamut” taksileri “Mamut Art Project 2015 by Akkök” sergisinin açılış günü olan 26 Mart Perşembe günü sergi ziyaretçilerini KüçükÇiftlik Park’ın kapısında karşılayacak.
Siz de eserinizi sergileme şansı yakalayın!
Akkök Holding ve Mamut Art Project’in birlikte gerçekleştirdiği #yourartismyheart etkinliğine katılan 3 kişi eserini etkinlik süresince Akkök Lounge’da sergileme imkanına sahip olacak. Katılmak için çektiğiniz fotoğrafı Instagram ya da  Twitter hesabınızdan #yourartismyheart hashtagiyle paylaşmanız gerekiyor. Yarışma hakkındaki detayları www.yourartismyheart.com adresinde görebilirsiniz. Ayrıca gönderdiğiniz fotoğrafın daha fazla oy alması için buradan arkadaşlarınıza da gönderebilirsiniz.
Bir boomads advertorial içeriğidir.

17.6.14

ANDREA BRUCE


1271695316bruce02

Zaman gazetesinin düzenlediği +1T kapsamında düzenlenen seminerlerin ilk gününde yabancı konuklardan Andrea Bruce Fotoğraf ve Yaşadıkları üzerine bir konferans düzenlendi.


Öncelikle biraz Andrea Bruce'yi anlatmak istiyorum.


Andrea Bruce kendisini belgesel fotoğrafçı olarak tanımlıyor Son sekiz yıldır The Washington Post ekibine bağlı bir fotoğrafçı savaş ve savaş sonrası yaşanan dramatik konuları işliyor 7 yıl kadar Irak'da yaşamış Afganistan,Kazakistan,Guatemala,Bangladeş gibi ülkelerde daha çok New York Times,National Geographıc gibi ünlü gazete ve dergilerin foto muhabirliğini yapmakta şuan da ise Suriye iç savaşı nedeniyle Şam'da görev yapmakta.


Tanıdığım ve gördüğüm en iyi fotoğrafçı olduğunu söyleyebilirim.


Konuşmasına Irak 'da yaşadıklarından başlıyor Andrea Bruce.


Söyleşiden Notlar:


-Ülkemin bazı yönlerini çok seviyorum ama bazı yönlerini de tabi ki desteklemiyorum diyerek sözlerine başlıyor.


-Amerika da ki insanlara başka ülkelerin kültürlerini yaşadıklarını anlatmak istedim.Arka Bahçemiz olan diğer ülkelerin anlaşılmasını istedim.


-Amerika ve batı toplumu doğudan habersiz "Bu uçurumda bir köprü olmaya çalıştım.başka kültürleri ülkeye tanıtma ihtiyacı hissettim.


-Iraklı kadınların bahoz giymesi çok zor terliyorlar.(Ne kadar insani düşündüğünün kanıtı belki de bu cümle)


-Irak savaşına baktığımızda askerler açısından da büyük bir sorun var daha önce amerika dışına çıkmamış insanların kendisinden çok farklı bir toplumun içine girmesi onları bir nevi şoka sokmuş tabiki daha büyük sorunlar var ama sorunlardan biri de bu.


-Fotoğraflarımda bazen Hayali bir dünya kurmak istedim.

combat-zone_by-Andrea-Bruce

-Bazı ülkelere yasal yollarla giremediğinden kaçak olarak girdiğini anlatıyor Andrea Bruce.


-Fotoğraflarda detaya inmek yaşama hissini daha güçlü kılabilir.


-Kazakistan'da Rusların Nükleer bombalarını testi sonucu halen insanlar sakat doğmakta.


Kısa Hikayeleri


Irak: Irak'da da her ülkede olduğu gibi kadınların bir kısmı fahişelik yapmakta bunların büyük çoğunluğunu ise kocasını kaybetmiş insanlar oluşturuyor.Fahişelerin hayatını çekmeye karar verdim ancak bir çoğu para istedi.Daha sonra Hala ile tanıştım Amerika Irağa ilk girdiğinde kocası bombalarla öldürülüyor çocukları ile yapayalnız kalıyor ve bir süre sonra çocuklarını hayatta tutabilmek için bu yolu seçiyor.Hala durumu kabullenmiş güçlü bir kadın "Bu yapmak istemediğim bir şey ama bulunduğum pozisyon"diyor.


PH2008111402889

Kazakistan: Andrea Bruce Kazakistan köylerini gezerken bir anne ve iki oğluna denk geliyor oğulları 5 yaşındaki bir çocuğun akıl yapısına sahip Rusların nükleer saldırılarından etkilenmişler.Anne ve oğullarının resimlerini çekiyor ve anne Andrea Bruce'ye başka birinin daha gelip fotoğraflarını çektiğini söylüyor hatta fotoğrafı çekenlerin evin tüm dizaynını baştan yapıp fotoğraflar çektiğini anlatıyor ve yayımlanan dergiyi gösteriyor fotoğrafçı olayı olduğundan çok farklı anlatmış yaşananla alakası olmayan bir hikaye üretmiş adeta buda Andrea Bruce sinirlendiren olaylardan bir tanesi.



Kazakhstan Nuclear Aftermath


Afkanistan: Afaknistanda daha çok mülteci kamplarını gezmiş ne afgan hükümeti nede yardım kuruluşlarının yardımları yeterli olmuyormuş insanlar çadırlarda ve inanılmaz olan soğuklarda yaşam mücadelesi veriyormuş Afgan hükümetine bize yardım edin soğuktan bebeklerimiz ölüyor dendiğinde Afgan hükümeti bunu yalanlamış Andrea Bruce kamptakilerle konuşmuş ve bir gece Andrea Bruce'yi çağırmışlar soğuktan ölen bir bebeğin resmini çekmesi için bu resim bir çok yerde Noel'den önce yayınlanmış ve büyük yankı bulmuş inanılmaz yardımlar yapılmış kampa.

aaaaaa

Andrea Bruce hayatını fotoğraf sanatına adamış bir kadın güçlü ve feminen bir kadın psikolojisi tüm bu olanları kaldırmış hatta nasıl kaldırdınız tüm bu olanları sorusuna yoga yapıyorum hayatımı dengelemeye çalışıyorum diye cevap veriyor savaşa öylesine alışmış.




Aldığı ödüllerin arasında; Beyaz Saray Haber Fotoğrafçıları Birliği (Yılın Fotoğrafçısı ödülünü dört kez aldığı) ödülü, Uluslararası Yılın Fotoğrafları Yarışması ve New York’taki Denizaşırı Basın Kulübü tarafından John Faber Prestiji bulunmaktadır.


Sergileri:


“Görünmeyen Irak”


Reel Iraq Festival


Edinborough, İskoçya, Bahar 2009


“Dünyayı Resimlemek”


The Ackland Sanat Müzesi


Chapel Hill, NC, 2008, seyahat


“Bugünün Öncüleri: Irak ve Afganistan’daki İki Kadın Fotomuhabiri”


(Stephanie Sinclair ile ortak sergi)


Museum of Photographic Arts


San Diego, CA, Yaz 2006


Andrea Bruce_Area_Visual_4DSC_0112  ae01 AB_43-2 1272100493untitled-2 earth09-2 guate08-1 s01 03-2 1271695622bruce03 1271695853bruce12 1271695818bruce10 1271695715bruce07