13.6.14
10.6.14
Geçmişten Günümüze PlayStation
Posted by Okul on Haziran 10, 2014 with No comments
1995 - Playstation
Sony, 9 Eylül 1995 yılında Kuzey Amerika'da yer alan oyuncularıPlaystation ile tanıştırdı. O dönemin konsollarına oranla çok çok üstün bir donanım ve performansa sahip olan bu ev konsolu, oldukça güzel dizaynı sayesinde herkesin ilgisini toplamayı başardı.
2000 - PSOne
Aradan geçen beş yıllık sürecin ardından Sony sessizliğini yepyeni tasarımlı bir Playstation üreterek bozdu. PSOne adını verdikleri bu makyajlanmış ev konsolu donanım açısından herhangi bir farklılığa sahip olmasa da, kompakt tasarımı sayesinde dikkat çekmeyi başardı.
PSOne sayesinde konsolunuzu alıp bir başka yere rahatlıkla taşıyabiliyordunuz. Sony'den yine oldukça başarılı bir hamle gelmişti diyebiliriz. Ayrıca üzerine takılabilen LCD ekranı sayesinde konsol bir nevi taşınabilir hale gelmişti.
2000 - PlayStation 2
PSOne'ın piyasaya sürülmesinin üzerinden bir ay geçmişti ki, oyun dünyası neye uğradığını şaşırdı. Çünkü PlayStation 2 piyasaya sürülmüştü. Tam olarak 26 Ekim 2000 tarihinde piyasaya sürülen konsol, satış rakamlarıyla Sony'i oldukça memnun edecekti.
Artık ekstra bir aparata ihtiyaç duymadan film ve müzik CD'lerinizi oynatabiliyordunuz. DVD desteği sunuyor olmasını da unutmamak gerek.
2003 - EyeToy
Sony Computer Entertainment America bu kez Web Cam benzeri bir aparatı kullanıcırılarıyla tanıştırdı. Oyuncuların artık oyunlarla hareket ederek ve üzerinde bulunan mikrofon sayesinde seslerini kullanarak etkileşime girmeleri sağlandı.
Kısacası oyuncular artık yavaş yavaş oyunun bir parçası olmaya başlamıştı.
2004 - PlayStation satışları 100 milyonu aştı
The PlayStation olarak adlandırılan PlayStation ve PSOne ürünlerinin satış rakamları 100 milyonu geçmeyi 2004 yılında başardı. Bu sayede ilk kez bir ev konsolu 100 milyon satış rakamına ulaştı ve kırılması güç bir rekor kırdı.
2004 - PlayStation 2 Slim
Aynısını daha önce Playstation için yapan Sony, bu kez PlayStation 2'nin incecik bir versiyonunu hazırladı. Eski büyük kasa PlayStation 2'nin neredeyse dörtte biri boyutta olan PlayStation 2 Slim'in en büyük özelliği ek bir aparata ihtiyaç duymadan internete rahatlıkla bağlanabilmesiydi.
Bu sayede çevrimiçi oyun oynamak PlayStation 2 sahipleri için azap olmaktan çıkıp oldukça kolay bir iş haline gelmişti.
2005 - PSP - 1001
Sony bu kez taşınabilir konsol piyasasında yer almak istiyordu vePlayStation 2 ile neredeyse aynı güce sahip bir el konsolu olan PSP'yi satışa sundu.
UMD disk kullanan bu sistemle artık neredeyse tüm PSOne oyunlarını vePSP için özel üretilen tüm oyunları yolda, arabada, sokakta ve hatta tuvalette (hepiniz yaptınız biliyoruz) oynamak mümkündü. Geniş LCD ekranı sayesinde film izlemek de ayrıca keyifliydi.
2006 - PlayStation 3
PSP ile istediği başarıyı elde edemeyen Sony, yıllardır üzerinde çalıştığı yeni ev konsolu PlayStation 3'ü piyasaya 2006 yılında sürdü. İlk dönemlerini oldukça pasif ve eleştiri altında geçiren PlayStation 3'ün yapabilecekleri ancak yıllar geçtikten sonra anlaşılabildi.
Şu anda son dönemlerini yaşayan PlayStation 3'ün gücünü Uncharted 3: Drake's Deception, Heavy Rain, God of War 3 gibi oyunlar sayesinde görebildik.
2009 - PlayStation 3 Slim - PSP Go ve PlayStation 2'nin önlenemez başarısı
2009 yılı Sony için oldukça güzel bir yıldı. Zira önce PlayStation 3'ün ince versiyonunu piyasaya sürdüler, ardından da başarısızlığını asla tahmin edemeyecekleri PSP Go'yu. PlayStation 3 Slim günümüzde şişman kasaların yerini aldı ama PSP Go'nun üretiminin durdurulduğunu söylememiz gerek.
Ayrıca aynı yıl PlayStation 2'nin satış rakamları dünya çapında 140 milyonu geçerek daha önce PlayStation'ın kırdığı rekoru daha da ileri taşımayı başardı.
2011-2012 - PS Vita
Sony, 2005 yılında piyasaya sürdüğü PSP ile istediği başarıyı yakalayamamış olsa da, bu kez çok daha sağlam bir şekilde taşınabilir konsol piyasasına giriş yaptı diyebiliriz.
2013-2014 - PlayStation 4
Kızılötesi fotoğrafçılık/İnfrared Fotoğrafçılık Nedir ?
Posted by Okul on Haziran 10, 2014 with 1 comment
Güneş ışığı ile aydınlanan dünyamızda her nesne kendi
özelliğine göre, bizim görebildiğimiz 400-700 nm dalga boyu aralığından çok
daha geniş bir aralıkta ışık yansıtır ve yayar. Çeşitli araçlar yardımıyla bu
dalga boyları görünür hale getirildiğinde, alıştığımız görüntülerin dışında,
ilgi çekici "gerçek dışı" görüntüler elde edilir. Örneğin bitkiler
kendilerini ısınmaktan korumak için kızılötesi ışığın tamamına yakınını
yansıtırlar. Bu nedenle kızılötesi çekimde beyaz renkte görülürler. İşte
kızılötesi fotoğrafçılık, yakın kızılötesi bölgesindeki ışığın görünür hale
getirilmesini amaçlar.
Normal fotoğraf filmleri, kızılötesi ışığa duyarlı
değildirler. Klasik kimyasal fotoğrafçılıkta kızılötesi fotoğraf çekmek için
kızılötesi ışığa duyarlı filmler ve görünür ışığı kesen kızılötesi filtreler
kullanılır. Kızılötesi bölgede bizim anladığımız anlamda "renk"
olmadığı için bu fotoğraflar "monochrome" yani tek renk olarak elde
edilir. Ben burada sayısal (dijital) kızılötesi fotoğrafçılıktan söz edeceğim.
Günümüzdeki sayısal fotoğraf makinalarında bilindiği üzere
görüntü sensörleri (CMOS, CCD vs) bulunmaktadır. Bu sensörler normalde yakın
kızılötesi ışığa duyarlıdırlar. Ancak bu dalga boyundaki ışık, görünür ışığın
fotoğrafı çekilirken bozulmalara yol açabileceğinden, çeşitli filtreler
aracılığı ile kesilirler. Bu nedenle standart bir sayısal fotoğraf makinasının
objektifi önüne görünür ışığı kesen kızılötesi bir filtre konarak normal
pozlama ile fotoğraf çekildiğinde hiç görüntü elde edilemez. Ancak sensörün
önündeki kızılötesi filtrenin geçirgenliğine göre çok uzun pozlamalar yaparak
(gün ışığında 10-20 saniye veya daha fazla) görüntü elde edilebilir. Daha ucuz
ve basit makinalarda bu filtreler daha zayıf olduğundan, daha iyi kızılötesi
görüntüler elde edilebilir. Elimizdeki kameranın kızılötesi çekim için uygun
olup olmadığını anlamanın bilinen kolay bir yolu, televizyon uzaktan
kumandasının bir düğmesine basarak önündeki minik ampulun fotoğrafını
çekmektir. Fotoğrafta ampul yanıyor görünüyorsa, kameranız kızılötesi çekime
uygun kabul edilebilir.
Bir kısım sayısal kameralarda ise, sensör önündeki
kızılötesi filtre kaldırılabilmektedir. Örneğin Sony kameralardaki "Night
Shot" modu, bu filtrenin kalkmasıyla gerçekleşir ve kızılötesi fotoğraf
için idealdir. Kızılötesi ışığı kesen filtre kaldırılıp objektifin önüne
görünür ışığı kesip yakın kızılötesi ışığı geçiren bir filtre konduğunda,
kızılötesi fotoğraf çekmek için bir düzenek elde edilmiş olur.
Kızılötesi filtreler
Günümüzde çok çeşitli kızılötesi filtreler bulunmakla
birlikte her nedense (belki de yeterince talep olmadığından) Türkiye'de
kızılötesi fotoğraf filtresi bulmak ciddi bir sorundur. Ancak yurt dışından
kolaylıkla temin edilebilir.
Kızılötesi filtreler kabaca üç gruba ayrılabilirler:
1. Görünür ışığı tamamen kesip yakın kızılötesini geçirenler
2. Görünür ışığın az bir kısmını ve yakın kızılötesi ışığı
geçirenler
3. Görünür ışığın tamamını ve yakın kızılötesi ışığın bir
kısmını kesenler
Bu filtrelerden görünür ışığın bir kısmını geçirenler
kullanıldığında, değişik renk tonları elde edilebilmektedir. Diğer filtreler
ile ise yalnızca tek renk tonlu (monochrome) fotoğraflar çekilebilir.
Normal, görünür ışı
Sony DSC V1 + Hoya R72 Infrared filtre + Standart program
Canon EOS 20D + Hoya R72 Infrared filtre + Custom White
Balance + 13 sn. pozlama
Türkiyede kızılötesi fotoğrafçılığa gönül veren tandığım isimlerse Kazım Kuyucu ve Burak ŞENBAK.
Kazım Kuyucu aynı zamanda AFIAP ünvanlı bir fotoğrafçımızdır fotoğrafa gönül veren fotoğrafı hayatı yapan kişilerden biridir.Bir çok yarışmada dereceler almış sergiler açmış bir fotoğrafçıdır.
Burak ŞENBAK ise İFSAK başkan yardımcılığı yapmaktadır şuanda.Aynı zamanda kendisi avukattır.Nikoncu olduğundan ayrı bir severim kendisini mizah anlayışı harikadır en azından benim gördüğüm kadarıyla.
Her ikiside kızıl ötesi fotoğrafçılık için ayrı bir makina kullanmakta çift makina gezen fotoğrafçılardan yani kendileri.Bu arada Burak ŞENBAK NİKON'CU Kazım Kuyucu İSE CANON'CU olarak nitelendirilebilir.ikiside kızıl ötesi fotoğrafçılık hakkında konuşmalar yaptı geçtiğimiz günlerde bize, ancak ayrı düştükleri pek çok konu mevcut bunlarda kişisel tarzlardan olsa gerek.
BURAK ŞENBAK KIZIL ÖTESİ FOTOĞRAFLAR
Kazım Kuyucu Kızılötesi fotoğrafçılık
http://www.kazimkuyucu.com.tr/
9.6.14
+1T Gazete Tasarım Günleri
Posted by Okul on Haziran 09, 2014 with No comments
Bu yıl 9. su düzenlenen 5N1k+1T Gazete tasarım günleri artık
geleneksel bir hal almış durumda Zaman gazetesinin öncülüğünde yapılan bu
çalışmaya Vodafone,Gold,Casper gibi büyük firmalar sponsor olmuş.17-24
Haziran tarihleri arasında gerçekleşecek olan seminere Türkiye'den ve dünyadan
gelecek konuşmacılar arasında yer alan yayın yönetmeni, kreatif direktör,
dizayn direktörü, illüstratör, karikatürist, fotoğrafçı, grafik tasarımcı,
görsel yönetmenler gazete tasarımının inceliklerini öğrencilerle
paylaşacak.
Katılımcılardan bazıları ise şöyle:
The Telegraph Gazetesi'nin kreatif direktörü Jon Hill,
National Geographic Dergisi'nin art direktörü Juan Velasco
Times of Oman Gazetesi'nin dizayn direktörü Adonis Durado,
National Geographic Dergisi'nin fotoğraf editörü Kim Hubbard,
Zaman Gazetesi Genel
Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ve Radikal Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can
Zaman yazarı Ahmet Turan Alkan
Yeni medyaya aşinalığı ve Dipnot çalışmasıyla dikkatleri
çeken usta gazeteci Cüneyt Özdemir
Yıllardır +1T'den
desteğini esirgemeyen usta tasarımcı Bülent Erkmen
Grafik tasarım alanında pek çok ustanın yetişmesinde büyük
emeği olan ünlü tasarımcı Sadık Karamustafa
Hürriyet Gazetesi Dijital Medya Koordinatörü Bülent Mumay
Ünlü karikatürist Salih Memecan
Uzun yıllar Hürriyet Gazetesi'nin görsel yönetmenliğini
üstlenmiş olan Reha Erdoğan
Zaman Gazetesi Görsel
Yönetmeni Fevzi Yazıcı
Tasarıma ilgi duyan herkes başvurabilecek seminer geleceğin tasarımcılarını kazandıracak ülkemize belkide.
Geçen yıl bende başvurmuştum ancak olumlu bir sonuç
alamamıştım bu yılki başvurumsa kabul edildi.
Başvurumun kabul edilmesi için ne yapmam gerekli derseniz
İndesign,İllustrator,Photoshop,Quarkxpress gibi tasarım programlarında gazeete
sayfa tasarımı afiş tasarımlarınızı sayfanın başvuru kısmına jpg olarak
eklemeniz gerekmekte.Ben şu şekilde bi portfolyo göndermiştim.
Seminerde en merak ettiğim konuşmacı şimdiden Cüneyt Özdemir ve Juan Velasco.
Programı gün gün buraya aktarmaya ve sizinle paylaşmaya çalışacağım.
Da Vinci's Demons
Posted by Okul on Haziran 09, 2014 with No comments
Dizi Leonardo da Vinci'nin hayatını inanılmaz bir kurguyla
birleştirmiş ve ortaya bu harika dizi çıkmış. İlk gösterimini Fox ve Starz
kanallarında yaptı.Dizinin çekimleri Neath, Port Talbotve Swansea, Wales'deki
Bay Stüdyolarında yapıldı.
Tarihsel fantezi diyebileceğimiz fantezi dizisinde bir
yandan Leonardo da Vinci'nin 25 yaşındayken hiç anlatılmamış hikayesini, geleceği
"icat etme"sini anlatıyor, bir yandan da "fikirlerin ve
inançların kontrol edildiği tarihi bir zamanda tek adamın, fikirleri özgür
kılma mücadelesi" işleniyor.
Leonardo da Vinci babasının piç çocuğu durumundadır annesi o
doğduktan sonra onları terk etmiştir.
Leonardo da Vinci keskin zekası sayesinde Floransa da bir anda şöhrete
kavuşur ordunun silah mühendisi olur.
Ancak keskin zekası annesini hatırlamasına yardımcı
olamıyordur.Dizinin sanatsal mitolojisi, Da Vinci'nin karakteri oluşturulurken
"Yapraklar Kitabı" ile alakalı bir görev ve Mithras'ın Oğulları olarak
bilinen gizemli kült üzerine inşa edilmiştir
Dizi boyunca Leonardo da Vinci'nin fotoğraf hafızası da çok farklı bir
bakış açısıyla anlatılmış.
Ancak bana absürt gelen nokta Leonardo da Vinci Heteroseksüel bir birey olarak aktarılması durumuydu.
Ayrıca dizi Osmanlıyı da epey anlatmış kimi insanlar
tarafından türklerin kötü karakter olarak anlatıldığı söylense de bir çok yerde
Osmanlı ordusu övülmekte hatta Vatikan la girilen savaşları kazanmakta.
Dizinin bir bölümünde ise Osman Gazinin kılıcı anlatılmak da
doğruluğu nedir bilinmez ama dizide Osman Gazinin kılıcı Papalığın elinde
bulunmaktadır.
Leonardo da Vinci rolünde Tom Riley[10][11]
Lucrezia Donati rolünde Laura Haddock
Count Girolamo Riario rolünde Blake Ritson[10][13]
Lorenzo Medici rolünde Elliot Cowan [10]
Andrea Verrocchio rolünde Allan Corduner
Clarice Orsini, Lorenzo Medici'nin baştan çıkarıcı ve
düşünceli karısı rolünde Lara Pulver
Posted in dizi, Leonardo da Vinci
8.6.14
Alarm
Posted by Okul on Haziran 08, 2014 with No comments
Hepimizin aşina olduğu çalar saatler ? Bu kısa filmde ard arada kurduğumuz çalar saatin hayatımıza olan etkisini görüyoruz ..
İyi seyirler
Posted in Kısa Film
7.6.14
Man Idol Cat/Adam-İdol-Kedi
Posted by Okul on Haziran 07, 2014 with No comments
Yağmurlu bir havada puta tapan bir karakteri anlatıyor kısa film.Bardaktan boşalırcasına yağan yağmurun durması için yalvarıyor puta ama putta kıpırdama yok bir şeylerin yanlış gittiğini anlayan kedi paçayı kurtarıyor.Aslında insanlarmı daha zeki hayvanlarmı burda bir şüpheye kapılıyor insan.
Posted in Kısa Film
Fotoğraflar ve Hikayeler 2
Posted by Okul on Haziran 07, 2014 with No comments
Taksim İstiklal caddesin'de denk geliyoruz amcayla önce biraz tedirgin oluyorum yanına gidip konuşsam tersler mi diye biraz ilerleyip düşünüyorum bu sırada da onu amcayı gözlemliyorum.
Tek başına kapının önünde oturuyor bir yandan da birasını yudumluyor. İstiklalde gelen geçen herkesi süzüyor belki de hayaller kuruyor.
Biraz sonra yanına yaklaşıp sigara ikram ediyorum bir dokunursunuz bin ah işitirsiniz ya aynen öyle oluyor.
Nasılsın amca diye konuya giriyorum...
Bekliyorum diyor ve anlatmaya başlıyor.
2005'e kadar bi firmada güvenlik olarak çalışmış ardından ailevi sorunlar yaşamış ve işi bırakmak zorunda kalmış çok geçmeden de karısı kapının önüne koymuş boşanmışlar 2005 den beri sokaklarda yaşıyorum diyor.
Neden huzur evlerine başvurmadın dediğimden acı bir gülümse beliriyor yüzünde emekli olmak gerekiyor yoksa almıyor.
Emekliliğime 2 yıl var onu bekliyorum diyor ama önce nüfus cüzdanı çıkarmam gerek diyor ardından.
Kendisiyle devlet meseleleri hakkında konuşuyoruz her ne kadar sokakta yaşasa da Akp'nin bazı politikalarını beğendiğinden bahsediyor.Tabi arada dertte yanıyor.Alternatif bir parti olmadığını anlatıyor.
Siyaset hakkındaki konuşmasını da hoş ben oy kullanmıyorum ama olsun diye noktalıyor.
Ayakta başlayan sohbetimiz yan yana devam ediyor az da olsa dert ortağı oluyorum ona.
Ayrılma vakti gelince de bir resmini çekebilirmiyim diye rica ediyorum hatrımı kırmıyor ve poz veriyor sağ olsun.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)